Çok geç olmadan acil su kullanım planı ve eylemleri başlatması gerektiğini belirten Doğayı ve Çevreyi Koruma Derneği Başkanı Sedat Güler, Kuraklık ve su kullanımı politikaları böyle devam ederse su ve gıda krizini yaşayacaklarını belirtti.

Yağışların azalması ve su kullanımının artmasıyla birlikte dünya gündeminde kuraklık da yer almaya başladı. Türkiye de bu döngünün içerisindedir.

Geçtiğimiz günlerde Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Alinur Aktaş, Bursa barajlarında 70 günlük su rezervi bulunduğunu söyleyerek tasarruf çağrısında bulunmuştu.

Doğayı ve Çevreyi Koruma Derneği Başkanı Sedat Güler, İLKHA muhabirine yaptığı açıklamada, iklim değişikliğinin etkilerini hızlı bir şekilde görmeye başladığını içme suyu kaynaklarının oldukça azaldığına ve gidişatın iyi olmadığına dikkat çekti.

"Uludağ suyunun kullanımıyla ve tüketimiyle ilgili doğru düzgün bir planlama yapılmıyor"

İklim değişikliğinin etkilerini hızlı bir şekilde görmeye başladığını belirten Güler, "Çok uzun bir sürece yayılmayacaktır. Dünyada ve Türkiye'de su sıkıntısı yaşanmaya devam ediyor. Sulak alanlar yok olmaya başladı. Bursa'nın bir özelliği var, Bursa bir su şehridir. Dibimizde Bursa'yı besleyen havasıyla suyuyla Uludağ gibi bir değerimiz var. Uludağ suyunun kullanımıyla tüketimiyle ilgili doğru düzgün bir planlama yapılmıyor. Su şehri Bursa’da susuzluk sıkıntısı çekmeye başladık. On beş yıldan beri Bursa’nın sürekli sonbahar aylarında demokles kılıcı gibi tepesinde sallanıyor. Eğer bu kuraklık su kullanımı politikaları böyle devam ederse kuraklık iklim değişikliğinin etkilerini daha fazla hissetmeye başlarsak önümüzdeki süreçte büyük ihtimale su ve gıda krizini yaşayacağız. Bursa ovasında verimli topraklardır. Dünya’nın her yerine meyve- sebze yetiştirip gönderiyoruz. Önümüzde bu şekilde böyle devam ederse yakın bir gelecekte olabilir. Kuraklık ve su sıkıntısı yaşayacağız. Tarım ve beslenme ihtiyacını gideremeyeceğiz." dedi.

"Bursa'nın suyu Bursa'ya yetmezken artık suyu satmaya lüksümüz yoktur"

Bursa'da su kullanımı ve tüketimini yüzde 20-30 arasında halkın kullandığını söyleyen Güler, "Geri kalanını ise tarım ve sanayide kullanılıyor. Sanayinin kullandığı su tarımın kullandığı su eski sisteme vahşi sulama dediğimiz şeydir. Tarımda damlama sistemi kullanımı değildir. Sanayide kullandığı su tekrar temizleyip tekrar kullanma teknolojisi değildir. Bursa'nın su şirketleri tarafından suyu şişelemesi ilgili bir siyah söz konusudur.  Bursa'nın doğusunda bir sürü su şirketleri var. Uludağ'ın suyunu neredeyse daha toprağa değmeden borulara çekip dünyaya pazarlıyorlar. Haziran ayında Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı açıklama yapmıştı. İyi kar yağmadığında dolayısıyla sonbaharda kuraklık sıkıntısı yaşanacağı tasarruf çağrısı yapmıştı. Bir hafta sonra Bursa Büyükşehir Belediyesi İnegöl ve Kestel iki su kaynağını beş yıllığına bir şirkette sattı. Bizde açıklama yaparak, Bursa'nın suyu Bursa'ya yetmezken artık suyu satmaya lüksümüz yoktur." diye belirtti.

"Tarımsal bölgelerde artık borularla vahşi sulama değil damlama sistemi yapılması gerekiyor"

İnsan hayatının suya bağlı olduğunu belirten Güler, "Sanayinin kirlettiği derelerimiz var. Uludağ’da su kaynağı diyoruz ama Uludağ’daki oteller bölgesinin arıtma tesisleri yoktur. Bursa'nın doğusunda gelen sanayi tesislerindeki su ilk önce Nilüfer çayını kirletiyor. Nilüfer çayı kangren oldu artık. 15 yıldan beri gündeme getiriyoruz. Sürekli sözler veriliyor. Ama bir türlü adım atılmadı. Çınarcık Barajı'nda Bursa'ya su çekilecek denildi. Çınarcık'ta çekildiği zaman 2050'ye kadar Bursa'da su sıkıntısı kalmayacak denildi. Ama Çınarcık Barajı'nın yarısı neredeyse TEKNOSAB Sanayi Bölgesi'ne çekilecektir. Bursa'daki sanayi sistemi suyu tüketen bir sanayidir. Bir an önce Bursa'yı yönetenlerin çok geç olmadan acil su kullanım planlarını ve eylemleri başlatması gerekiyor. Halkın ve sanayinin tasarrufu içinde sanayi bölgelerine gerekli yaptırımlar getirilerek suyu arıtarak tekrar kullanma imkanı sağlanmalıdır. Tarımsal bölgelerde artık borularla vahşi sulama değil damlama sistemi yapılması gerekiyor." diye konuştu. (İLKHA)