STK’lardan hükümete mülteci çağrısı

STK'lar Türkiye’de yaşayan mültecilerin güncel sorunlarını 20 Haziran Dünya Mülteciler Günü’nde düzenlenen basın toplantısında kamuoyunun ilgisine sunuldu. Toplantıda, sorunun çözümü için hükümete çağrıda bulunuldu.
Dünya nüfusunun bir bölümü her geçen gün mülteci konumuna düşürülüyor; çünkü mülteciliği doğuran sebepler çoğalıyor. Dünyanın bir kısmında özgürlükler, diğer bir kısmında savaşlar çoğalıyor. Dünyanın bir kısmında tüketim çılgınlığı yaşanırken, diğer kısmında kıtlık çoğalıyor. Dünyanın bir kısmı refah içinde yüzerken, diğer kısmın acıları çoğalıyor.
Bu kapsamda Uluslararası Mülteci Hakları Derneği (UMHD), İHH İnsani Yardım Vakfı ve birçok STK, 20 Haziran Mülteciler Günü dolayısıyla Fatih’te bir basın toplantısı düzenlendi.
UMHD Başkanı Uğur Yıldırım, STK’lar olarak bu günün mülteci sorunlarının farkındalığına katkıda bulunmasını temenni ettiklerini belirterek sözlerine başladı. Bu yıl dünyada katlanarak çoğalan mülteci sorunlarından ziyade ülkemizde yaşanan sorunlara odaklanmayı istediklerini kaydeden Uğur Yıldırım, konuşmasının devamında mültecilerin yaşamış olduğu sıkıntıları şöyle sıraladı:
“676 sayılı OHAL - KHK düzenlemesi kapsamında güvenlik gerekçesiyle haklarında sınır dışı kararı alınan kişiler, dava açma süresi beklenmeksizin (veya dava açsalar bile) direkt olarak sınır dışı edilebilmektedir. KHK nedeniyle yabancıların güvenlik açısından tehdit oluşturmadıklarını izah etme ve kendilerini savunma hakkı ortadan kalkmıştır. Böylelikle sınır dışı edileceği ülkede yaşam hakkı ihlâli ve işkence görme ihtimali bulunan kimselerin gerek iltica başvurusuyla gerekse dava açma yoluyla kendilerini ifade etme imkânı kalmamıştır.
KHK düzenlemesi, terör olayları nedeniyle oluşan hassasiyetin kötü niyetli kullanımıyla suistimal edilmektedir. Olağan kimlik kontrolleri veya huzur operasyonlarında tanıtıcı belgesi yanında olmayan kişiler dahi çoğu zaman güvenlik problemi olan kişiler gibi -özellikle de işkence ve kötü muamele göreceği ülkelere- sınır dışı edilmeye çalışılması hukuk güvenilirliği ilkesine olan itibarı zedelemektedir.
Sonuç olarak; Türkiye’de ve dünyanın dört bir yanında yerinden yurdundan olmuş tüm mülteci ve muhacirlerin başta yaşam hakkı ihlali olmak üzere korunmaları ve onurlu insanca yaşam ortamına kavuşabilmeleri için Türkiye’deki resmi sivil tüm ilgili kişi, kurum ve kuruluşlar ile İslam dünyasının liderlerini, kurumlarını, BMMYK başta olmak üzere uluslararası mekanizmaları görev ve sorumluluklarını yerine getirmeye davet ediyoruz.”
Mülteci konusunda Türkiye’nin diğer ülkelerden bir adım önde olduğunun altını çizen İHH Genel Başkanı Bülent Yıldırım da bu hakkı teslim ettiklerini ama maalesef ki hapishanelerde birçok mağdurun tutulduğunu belirterek siyasi iktidara şu çağrıda bulundu:
“Bir takım yaftalarla mazlum mülteciler 7-8 aydır hapishanelerde tutuluyor. Eğer ki Çin, bir Doğu Türkistanlı için terörist yakıştırması yaptıysa Türkiye’de de hemen o kişi hapse atılıyor. Bunun yanında bir dönem kahraman ilan ettiğimiz Çeçenler bugün çok ciddi sıkıntılarla karşı karşıya kalıyorlar. Bu insanları Türkiye olarak biz çağırdık ülkemize. Ama İsrail’den, Mısır’dan, Amerika’dan ya da Çin’den bir haber gelince IŞİD yaftası ile bu temiz insanları hemen yaftalıyoruz. Yetkililerden özellikle Ramazan ayında bir komisyon kurulmasını ve bu mağduriyetlerin giderilmesini talep ediyoruz. Bu komisyon, mülteci konusunu en baştan masaya yatırmalıdır. Umarız ki bayram bitmeden anneler, evlatlarına kavuşturulur.”
Doğu Türkistan Maarif ve Dayanışma Derneği Başkanı Hidayet Oğuzhan ise Doğu Türkistanlıların yaşadıkları sıkıntılara değindi. G87 kodu vurularak birçok kadın ve çocuğun sayıları dahi bilinmeden hapishanelerde bekletildiğini vurgulayan Oğuzhan sözlerini şöyle tamamladı:
“Çin, Türkiye’ye dışişleri vasıtasıyla geçen sene bir yazı gönderdi. Bunun ardından Doğu Türkistan’ın önde gelen isimlerinden Abdülkadir Yapcan, Türkiye’de hemen tutukladı. Bu kişi 8 aydır geri gönderme merkezinde tutuluyor. Kendisi kalp hastası. Ameliyata girmesi gerekiyor. Bu kardeşimizin özgürlüğe kavuşması için uğraştığımızda Çin’in direk siyasi baskısını hissettik. Bu kişi çok defa sabah bırakıldı, akşam ‘bir dosya eksik’ denilerek tekrardan içeriye alındı. Mahkeme kararı olmasına rağmen bu doğu Türkistanlı kardeşimiz hala özgürlüğüne kavuşamadı. Bunun gibi birçok kardeşimiz geri gönderme merkezlerinde tutuluyor. Bu mağduriyetlerin biran önce giderilmesini talep ediyoruz.” (İLKHA)
YASAL UYARI: Yayınlanan yazılı haber, fotoğraf ve videonun tüm hakları İlke Haber Ajansı Basın Yayın San. Tic. A.Ş.'ye aittir. Hiçbir surette haber, fotoğraf ve videonun tamamı veya bir kısmı yazılı sözleşme yapılmadan veya abone olmadan kullanılamaz.
Sağlık Bakanı Kemal Memişoğlu, Silivri merkezli depremin ardından panik nedeniyle oluşan etkiyle yaralanan 221 kişinin tedavileri tamamlanarak taburcu edildiğini bildirdi.
Ticaret Bakan Yardımcısı Mahmut Gürcan, İstanbul depremi sonrası emlak sektöründe fırsatçılık olarak nitelendirilebilecek hiçbir tutum ve davranışa kesinlikle göz yumulmayacağını vurguladı.
Marmara Denizi Silivri açıklarında 3,7 büyüklüğünde bir deprem meydana geldi.
İstanbul Valisi Davut Gül, "Büyük deprem bekleniyor” şeklinde manipülatif paylaşımlar hakkında kimlik tespit çalışmalarının başlatıldığını, sorumluları hakkında suç duyurusunda bulunulacağını duyurdu.