"14 Şubat dinimizin lanetlediği işlerin ayyuka çıktığı gündür"

"Sevgililer Günü" olarak isimlendirilen 14 Şubat kutlamalarının İslam'da yerinin olmadığına dikkat çeken Solhan Müftü Vekili Numanoğlu, "Bu günün, dinimizin lanetlediği gayr-ı meşru işlerin ayyuka çıktığı günler olduğunu anlıyoruz." dedi.
Bingöl'ün Solhan İlçe Müftü Vekili Osman Numanoğlu, "Sevgililer Günü" olarak isimlendirilen 14 Şubat kutlamalarına ilişkin İLKHA'ya değerlendirmelerde bulundu. Numanoğlu, bu tür günlerin batı kültürü olduğuna dikkat çekerek İslam'da bunun yerinin olmadığını vurguladı.
14 Şubat'ın, İslam ülkelerinde önemsenmemesi gerektiğini ifade eden Numanoğlu, Müslüman toplumların bu gibi ahlaki ve kültürel yozlaşmaya neden olan kutlamalardan uzak durması gerektiğini belirtti.
Her toplumun kutsal saydığı belirli günlerih olduğunu söyleyen Numanoğlu, "Günler değerini bazen dinin verdiği ehemmiyetten bazen de yaşanan önemli hadiselerden alır. Toplumlar diğer kutsal değerleri gibi önemli günlerini de ihya etmeye gayret ederler. Bu da toplumun bekası için şarttır." ifadelerini kullandı.
"14 Şubat, dinimizin yasakladığı fenalıkların inadına meşru hale getirme çabalarının bir sonucu"
"Acaba kendi medeniyetinin kutsal saymadığı değerleri kutsamak ne kadar doğrudur?" diye soran Numanoğlu, "Bugün cevabını bulmaya çalışmamız gereken önemli sorunlardan biri de budur. Mesela 14 Şubat deyince biz ne anlıyoruz? Evlatlarımız ne anlıyor? Sevgililer günü ne kadar masum? Bahsi geçen günün kaynağı hakkında yazılıp söylenenlerden, bu günün masumane bir kutlama günü olmadığını, aksine dinimizin lanetlediği gayr-ı meşru işlerin ayyuka çıktığı günler olduğunu ve sanki dinimizin yasakladığı fenalıkların inadına meşru hale getirme çabalarının bir sonucu olduğunu anlıyoruz." dedi.
"Hz Peygamber başka topluluklara benzememe konusunda önemli uyarılarda bulunmuştur"
İnsanların her türlü kitle iletişim aracı ile çılgınlık derecesinde sözüm ona hediyeleşmeye teşvik edilmesi de Müslümanların üzerinde düşünmeleri gereken ayrı bir husus olduğuna dikkat çeken Numanoğlu, şunları söyledi:
"Medeniyetimizle uzaktan yakından alakası olmayan bu ve benzeri günleri kutlamak ve hediyeleşmekte bir sakınca var mı? Genellikle insanlarımız bu tür günlerin medeniyetimizde yerinin olmadığını kabul etmekle beraber, niyetlerinin farklı olduğunu, dolayısıyla kutlamalarının ve hediyeleşmelerinin farklı değerlendirilmesi gerektiğini düşünerek kendilerine fetva buluyorlar. Acaba bu dinen geçerliliği olan bir fetva sayılır mı? Bunu anlamak için Efendimiz Hz. Muhammed (sallallahu aleyhi ve sellem)’in mübarek uygulamalarına baktığımızda Efendimizin, Müslümanları ibadet konusunda dahi gayrimüslimlere benzemekten sakındırdığına şahit oluyoruz. Hicretten sonra Muharrem ayında Yahudilerin tuttukları oruç konusunda; Müslümanların sadece aşure günü değil bir gün öncesi veya sonrası ile beraber oruç tutarak onlara muhalefet etmelerini istemesi Peygamber Efendimizin başka topluluklara benzememe konusunda ne kadar hassasiyet gösterdiğini anlamak için yeterlidir. Sevgili peygamberimiz bu hassasiyetini sadece ibadet konusunda değil, bayramlar, eğlenceler, kılık kıyafet hatta saç sakal traşına varıncaya kadar sürdürmüştür."
"İslam’da her gün sevgi günüdür"
Numanoğlu, "Eğer eşler ya da birbirini sevenler şimdiden 14 Şubat için hazırlıklar yapmaya başlamışsa bunu niyetlerimizin farklı olması ile izah edemeyeceğimizi unutmamalıyız. Sevginin kaynağı olan Allah, sevgiyi elbette ihmal etmez. İslam’da her gün sevgi günüdür. Sevenler birbirlerini sadece 14 Şubatta mı hatırlar? Allah Resulü, 'Sizin en hayırlınız eşine hayırlı davranandır. Ve sizin içinizde eşlerine en hayırlı davranan benim' buyurarak ümmetine yol gösteriyor. O halde sevgili gençlerimizden ricam, gelin Yüce Rabbimizin, 'Peygamber size ne verdiyse onu alın, size neyi yasakladıysa ondan sakının ve Allah'tan korkun. Çünkü Allah'ın azabı şiddetlidir. (Haşr/7)' mealindeki fermanına kulak vererek dinimizle alakası olmayan bu ve benzeri uydurmalardan uzak duralım. Sevdiklerimize sevgimizi Rabbimizin ve Peygamberimizin bizden istedikleri gibi göstermeye çalışalım. Sevenlerimizi de bu türlü işleri yapmak zorunda bırakmayalım." diye konuştu. (Nihat Kanat- İLKHA)
YASAL UYARI: Yayınlanan yazılı haber, fotoğraf ve videonun tüm hakları İlke Haber Ajansı Basın Yayın San. Tic. A.Ş.'ye aittir. Hiçbir surette haber, fotoğraf ve videonun tamamı veya bir kısmı yazılı sözleşme yapılmadan veya abone olmadan kullanılamaz.
Peygamber Sevdalıları Vakfı’nın İstanbul, Van ve Adana'daki Mevlid-i Nebi etkinliğinde okunan Mevlid mesajında Hazreti Muhammed’in direniş, kardeşlik ve vahdet öncüsü olduğuna işaret edilerek, “Müslüman coğrafyalara dayatılan, vicdan ve insafı rafa kaldıran, amansız ve orantısız bir savaşın karşılığı ancak kutlu bir direniştir” ifadesi vurgulandı.
Peygamber Sevdalıları Vakfı Onursal Başkanı Mehmed Göktaş Hoca, İstanbul'daki Mevlid-i Nebi etkinliğinde yaptığı konuşmada, "Gazze dünyaya İslam'ın aynen asr-ı saadette yaşanılır olduğu gibi yaşanıldığını gösterdiler. Gazze'deki kardeşlerimiz bizlere öyle bir miras bıraktı ki inşallah İslam aleminin halifeye kavuşmasına da vesile olacaktır." dedi.
İstanbul'daki Mevlid-i Nebi etkinliğinde konuşan Dünya Alimler Birliği Filistin Komisyon Başkanı ve HAMAS Milletvekili Mervan Ebu Ras, "Gazze halkı bunca aya rağmen ne Trump'ın projesine ne Netanyahu'nun açlık ambargosuna teslim olmadı. Gazze halkı ve direnişi olarak bizler silahı ve cihadı bırakmayacağız. Filistin topraklarının her parçasını fethedene kadar bu silahlı mücadeleye devam edeceğiz." dedi.
İstanbul'daki Mevlid-i Nebi etkinliğinde konuşan Siyer Vakfı Kurucusu Muhammed Emin Yıldırım, Ey Selahattin'in torunları, Nurettin Zengi'nin çocukları! Hiçbir şekilde tembelliğe yer yok, rehavete yer yok. Yakın bir zamanda -bakın göreceksiniz- Allah'ın izniyle yakın bir zamanda tekbirlerle Mescid-i Aksa'ya gireceğiz ve orada biz fetih namazını Allah'ın izniyle kılacağız." dedi.