Bölgedeki çatışmalar, Rusya ile uçak krizi ve İsrail’le süren görüşmeleri değerlendiren Araştırmacı-Yazar Yusuf Kaplan, İsrail’in İslam âleminin kalbine saplanmış bir hançer olduğunu belirterek, “İsrail ile dostluk ilişkisi kurulamaz.” dedi.

‘Medeniyet Okumaları' programı kapsamında Şanlıurfa'ya gelen Araştırmacı-Yazar Yusuf Kaplan, gündeme dair çarpıcı açıklamalarda bulundu. Türkiye-İsrail ilişkisi, Rus savaş uçağının düşürülmesi, Demirtaş'ın Rusya'ya ziyareti ve hendek siyaseti konularında İlke Haber Ajansı'na (İLKHA) açıklamalarda bulunan Araştırmacı-Yazar Yusuf Kaplan, coğrafyamız üzerinde büyük oyunların oynandığına dikkat çekti.

"İsrail ile dostluk ilişkisi kurulamaz" diyen Kaplan, "İsrail bölgede çıbanbaşı, İslam âleminin kalbine saplanmış bir hançerdir. Kan kusturan İsrail tek başına hareket etmiyor. ABD ve Avrupa ülkeleri destek veriyor. Burada İngilizler ile İsrail meselesinde bir detay var. Türkiye İngilizler ile işbirliği yaptı. Batı ittifakının üyesi olduğu için bir şekilde İngilizlerle işbirliği yaptı. Ama İngilizler hep arkadan vurdular. Mısır'da arkadan vurdular, Suriye'de arkadan vurdular. Bize bir tuzak kurdular ve biz de bu tuzağa düştük. Tahminimce Türkiye, İsrail ve Yahudiler ile işbirliği tek seçenek olarak gördü ve dolayısıyla Almanya ile de ilişkilerini geliştirmeye başladı. İngilizlerin oyunlarına karşı Yahudilerle bir şekilde işbirliği yapacaklar. Dolayısıyla Türkiye elde ettiği kazanımları kaybetmemek için bir şekilde İngilizlere karşı İsrail'e yanaştı." ifadelerine yer verdi.

"Uçak krizinde Rusya, Rus Ruleti oynadı"

Rusya'nın IŞİD'i bahane ederek girdiği Suriye'de asıl hedefinin Türkiye olduğunu ama kaybedenin yine Rusya olduğunu söyleyen Kaplan, "Uçak krizinde Rusya Rus ruleti oynadı. Rusya özellikle batı tarafından çok büyük ambargoların uygulandığı bir ülkedir. Ambargolar Rusya'ya büyük bir darbe vurdu. Suriye meselesini bahane ederek IŞİD ile savaşacağım diyerek ABD ile anlaştı. Aslında hedef Türkiye'dir. Rusya'nın bölgeye girmesi, Suriye'yi işgal etmesi, bu uçak krizinin patlak vermesi konusunda Türkiye önemli bir hamle yaptı. Uçak düşürüldüğünde Rus savunma bakanlığından, Rus askeri yetkililerinden yapılan açıklamalar çok dikkat çekiciydi. Bu açıklamalar sonrasında Türkiye bu meseleyi NATO'ya götüreceğim deyince Putin fıttırdı. Çünkü Türkiye'nin NATO'yu bu meseleye dâhil etmesi aslında Putin ile NATO arasında gizli bir ittifak ettiğinin deşifre edilmesine sebep oldu. Burada kaybeden Rusya oldu." şeklinde konuştu.

"HDP/PKK Rusya'dan beslenmek istiyor"

PKK'nin ağır bir darbe alarak Rusya'dan besleneceğini dolayısıyla Rusya üzerinden Türkiye'yi tehdit ettiğini sözlerine ekleyen Kaplan, "HDP ve PKK hep batılıların uzantısı olduğunu, kuklası olduğunu gösteriyor. ABD ile İngilizlerle, Almanlarla, Fransızlarla çalıştılar. Türkiye ise IŞİD ile mücadele ediyorum diye alana girdi ve orada PKK'nın kamplarını vurdu. 7 Haziran sonrasında Cemil Bayık ve Demirtaş ABD'ye, Brüksel'e, İngilizlere ‘neden bize sahip çıkmıyorsunuz' şeklinde açıklamalar yaptı. 1 Kasım seçimlerine bir hafta kala Demirtaş Londra'ya gitmişti. Şimdi de önce Amerika'ya gidiyor sonra da Rusya'ya gidiyor. Bu bölgede PKK acayip bir darbe alarak yıprandı. Dolayısıyla Rusya'dan beslenmek istiyor. Rusya üzerinden Türkiye'yi tehdit emek istiyor. Hâlbuki Rusya onları kukla olarak kullanacaktır." ifadelerini kullandı.

"Hizbullah'ın önemli sorumlulukları var"

Provokasyonlara gelmeyen Hizbullah'ın bölgede sorumlulukları olduğunu belirten Kaplan, son olarak, "özellikle hendeklerin kazıldığı şehirler, ilçeler Müslüman varlığının güçlü olduğu yerlerdir. Müslümanları burayı terk etmeye zorluyorlar. Bu çok tehlikeli bir şey oradaki Müslümanların dikkatli olmaları lazımdır. Diyarbakır sahabelerin çok olduğu bir şehirdir. Aslında orada Müslümanların varlığını, kimliğini yok etmeye çalışıyorlar. Burada halka önemli görevler düşüyor. Yurtlarını terk etmemeleri lazım, direnmesi lazım yani burada Hizbullah'ın önemli sorumlulukları var. O sorumluluklarını şimdiye kadar zaten çok güzel bir şekilde yerine getirdi. Hizbullah her şeye rağmen provokasyonlara gelmedi. Ama her zaman oradaki Müslümanların mallarını, mülklerini, onurlarını, her şeylerini korudu. Bölgelerde yaşanan göçlerin durdurulması, o Müslümanların, o vatandaşların güvenliğinin teminat altına alınması lazımdır." şeklinde konuştu. (Ramazan Casuk, Mustafa Gül - İLKHA)