Ortadoğu uzmanı Dr. Öğr. Üyesi Mehmet Ali Öncer, Batı'nın yüzyıllardır sürdürdüğü sömürge politikalarının sonuçlarını ve Suriye'de yaşanan son gelişmelerin bölgeye etkilerini değerlendirdi.
Siirt Üniversitesi Ortadoğu Uzmanı Dr. Mehmet Ali Öncer, Batı'nın son 400-500 yıldır uyguladığı sömürge politikalarıyla zulmü dünyanın dört bir yanına yaydığını ve ilk kez Batı'nın desteklediği bir rejimin halk tarafından devrilmesinin, özellikle Filistinliler için umut verici bir gelişme olduğunu ifade etti.
"Suriye’deki devrim, tarihte ilk kez zulme karşı halkın zaferini simgeliyor"
Öncer, Suriye halkının zaferinin, diğer bölge halkları için de bir referans noktası oluşturduğunu ve bu gelişmenin sadece Suriye ile sınırlı kalmayıp, Filistin gibi diğer davalar için de bir dönüm noktası olabileceğini belirtti. Müslümanların bu gelişmeleri yakından takip etmeleri gerektiğini ve zulme karşı bir başarı elde edilmezse, bu zulmün sınırlarını aşarak tüm bölgeyi etkileyeceğini vurguladı.
Özellikle Osmanlı’nın parçalanmasının ardından Ortadoğu’da uygulanan politikaları ele alan Öncer, "Batı, Ortadoğu ülkelerini böldükten sonra halkına düşman yöneticiler atamış ve kendi çıkarlarına hizmet eden rejimler kurmuştur. Bu, Batı'nın klasik sömürge stratejisidir. Batı'nın bu politikasının yalnızca bölge halklarını değil, aynı zamanda Filistin meselesi gibi hayati davaları da olumsuz etkiledi. Bu süreçte halkların iradesi yok sayıldı." dedi.
"İlk kez Batı'nın desteklediği bir zalim, halk tarafından devrildi"
Tarihte ilk kez Batı'nın desteklediği bir zalimin halk tarafından devrildiğine dikkat çeken Öncer, "Bu gelişme çok önemli. Zulme karşı kazanılmış bu büyük başarı, bölge halkları için bir umut kaynağıdır. Suriyelilerin ve Filistinlilerin davalarına sahip çıkmak, onların mücadelelerine destek olmak hepimizin sorumluluğudur. Bu devrimin yalnızca Suriye ile sınırlı kalmayıp Filistin gibi davalar için de bir umut ışığı olabilir. Müslümanların bu gelişmeleri yakından takip etmesi gerekiyor. Eğer zulme karşı bir başarı elde edilmezse, bu zulmün sınırlarımızı aşarak bizi de etkileyebileceğini unutmamalıyız." ifadelerini kullandı.
Esad rejiminin çöküşü ve israilin stratejileri
Esad rejiminin sona ermesiyle birlikte israilin Suriye'deki askeri noktalara yönelik saldırılarının arttığını belirten Öncer, "Bazı çevreler bunu ‘israil geliyor’ şeklinde yorumluyor, ancak gerçek bu değil. israil, Esad rejimiyle oldukça iyi ilişkiler içerisindeydi ve bu noktaları istediği zaman vurabilecek bilgiye sahipti. Bu saldırıların amacı, bu silahların Müslümanların eline geçmesini engellemekti. Bu durum israilin asıl hedeflerini açıkça gösteriyor. Esad rejimi, israil için hiçbir tehdit oluşturmamış, aksine sadece Suriyeli ve Filistinli Müslümanları hedef almıştır." diye konuştu.
"Suriye'deki kıvılcım, bölgeye yayılarak Filistin için bir umut ışığı olabilir"
Bu bölgede zulme dayalı düzenin ilk kez çöktüğünü söyleyen Öncer, "Bu gelişme bölgeye yeni umutlar getirdi. Batı ve israil tarafından desteklenen bir yöneticinin halk tarafından devrilmesi, büyük bir dönüm noktasıdır. Neden bu devrimin devamında Filistin de kurtulmasın? Tarih boyunca her şey bir kıvılcımla başlamıştır. Suriye’deki bu kıvılcımı zulme karşı bir başlangıç olarak görmeliyiz." dedi.
"Bugün adil bir düzen kurmak için bir fırsat doğmuştur"
Ortadoğu'nun tarihsel önemine de değinen Dr. Öncer, "Suriye, Selçuklular, Abbâsiler, Emeviler ve Osmanlılar için her zaman stratejik bir güç merkezi olmuştur. Suriyeliler, İstanbul’un fethinden Çanakkale Savaşı'na kadar pek çok kritik olayda önemli roller üstlenmiştir. Bugün, bu tarihi ruhu yeniden canlandırmak ve adil bir düzen kurmak için bir fırsat doğmuştur." ifadelerini kullandı.
Batı’nın dayattığı batıcılık anlayışının halkların refahını sağlayamadığını söyleyen Öncer, Müslüman halkların bir araya gelmesiyle tarihteki büyük başarıların tekrar edilebileceğini vurguladı.
"Adaletin sağlandığı düzen herkes için kazançtır"
Zulmün son bulması ve adaletin tesis edilmesinin yalnızca Müslümanlar için değil, gayrimüslimler için de kazançlı olacağını belirten Dr. Öncer, "Müslümanların adalet getireceği bir düzende yaşamak, her zaman herkes için daha faydalı olmuştur. Bu fırsatı değerlendirmek, İslam âleminin geleceği açısından büyük önem taşımaktadır." diyerek sözlerini noktaladı." (İLKHA)
YASAL UYARI: Yayınlanan yazılı haber, fotoğraf ve videonun tüm hakları İlke Haber Ajansı Basın Yayın San. Tic. A.Ş.'ye aittir. Hiçbir surette haber, fotoğraf ve videonun tamamı veya bir kısmı yazılı sözleşme yapılmadan veya abone olmadan kullanılamaz.
Milli piyango ve şans oyunlarıyla ilgili açıklamada bulunan Molla Sinan Ünel, başına “milli” getirilmesinin haram kazanç olan piyango biletini meşrulaştırmadığını vurgulayarak, milli piyango biletlerinin kumarın bir çeşidi olduğunu ifade etti.
Narin Güran davasının ikinci duruşması için Diyarbakır Adliyesi önüne gelen adalet arayan Rojin Kabaiş'in babası Nizamettin Kabaiş, Rojin'nin kesinlikle intihar etmediğini söyleyerek devletten adalet talep etti.
Aileyi korumanın önemine değinen Bursa İl Müftülüğü Vaizi Bekir Şahin, özellikle günümüzde hızla yayılan cinsiyetsizlik ve diğer sapkın akımların aile yapısını tehdit ettiğini söyledi.