Memur-Sen Konya İl Başkanı Karlıer: Anlaşma yapılsa bile boykota devam etmeliyiz

Memur-Sen Konya İl Başkanı Nazif Karlıer, barış anlaşması sağlansa bile zulmün sona ermediğine dikkat çekerek, siyonist rejimin ürünlerine yönelik boykotun aralıksız sürdürülmesi gerektiğini vurguladı.
Siyonist rejimin 7 Ekim’den bu yana Gazze halkına yönelik başlattığı saldırıların üzerinden 2 yıl geçti. Bu süreçte dünya halkları, zulme karşı en güçlü tepkiyi boykot aracılığıyla ortaya koydu. Siyonist rejim menşeli ürünlerin reddedilmesine yönelik toplumsal farkındalık yalnızca İslam coğrafyasında değil, dünya genelinde de geniş yankı buldu.
Masada barış görüşmeleri devam etse de Filistin halkına yönelik zulüm ise devam ediyor.
Memur-Sen İl Başkanı Nazif Karlıer, "Anlaşma yapılsa bile boykot bitmemeli." diyerek Müslümanların geri adım atmaması gerektiğini vurguladı. Karlıer, boykotun sadece ekonomik bir araç olmadığını aynı zamanda toplumsal bir tepki ve bilinçli duruşun göstergesi olduğunu belirtti.
Barış anlaşmasının gündeme gelmesinde boykotun ciddi bir etkisi olduğunu dile getiren Karlıer, "Amerika’nın ortaya koyduğu 20 maddelik plan, Türkiye ve diğer İslam ülkeleri tarafından olumlu karşılandı. Bu, kanın ve vahşetin durdurulması adına atılmış bir adımdır. Ancak bu noktaya gelinmesinde boykotun payı büyüktür. Yahudi menşeli ürünler dünyanın birçok yerinde yaygın şekilde satılıyor. Boykot uygulandığında bu ürünlerin hem satışları hem de kâr marjları düşüyor. Bu da doğrudan karar alıcıları etkiliyor. Türkiye başta olmak üzere dünyanın pek çok yerinde israil karşıtı eylemler, yürüyüşler ve protestolar gerçekleştirildi. Sessiz yürüyüşler, oturma eylemleri yapıldı. Tüm bu tepkiler, israilin yalnız kaldığını fark etmesine neden oldu ve bu yalnızlık, tutumunu gözden geçirmesine yol açtı." dedi.
Karlıer, alınan her ürünün etkisinin düşünülmesi gerektiğini belirterek, "israilin düşüncesinin değiştiğine inanmıyorum. Çünkü sahip oldukları inanç yapısı gereği kendilerini efendi, diğer tüm insanları ise köle olarak görüyorlar. Bugün barış deseler bile, yarın başka bir zulümle karşımıza çıkabilirler. Bu nedenle anlaşma yapılsa dahi rehavete kapılmadan boykota devam etmeliyiz. Müslümanlar birlik içinde kalmalı ve hangi Müslüman mal üretiyorsa ona destek olmalıdır. Elbette her Yahudi'nin malını almayacağız demiyoruz. Müslüman olsun ya da olmasın, helal ve zararsız ürünler üretenlerden alışveriş yapılabilir. Ancak bize zulmeden ve sattığı ürünü kurşun olarak geri gönderen bir sisteme para kazandırmak, bir müslümana yakışmaz." ifadelerini kullandı.
Ateşkesin kalıcı olması için boykotun sürdürülmesinin şart olduğunu vurgulayan Karlıer, "Barış sağlandıktan sonra da sürecin sağlıklı ilerleyebilmesi için Müslümanların boykot konusunda daha hassas olması gerekiyor. Sadece tepki göstermek yetmez; bilinçli bir duruş sergilemek de şart. Kaliteli ve alternatif ürünler üretmeli, pazarda güçlü bir seçenek haline gelmeliyiz. Üretmek, rekabet etmek, verdiğimiz sözleri yerine getirmek zorundayız. Bugün dünyada bir içecek ya da yiyecek yaygın şekilde tüketiliyorsa bu, kalitenin sonucudur. Biz de Müslümanlar olarak kaliteli ürün üretmeli, küresel ölçekte rekabet edebilmeliyiz." dedi.
Karlıer son olarak, "Müslümanlar daha titiz davranmalı ve düşmanın ürettiği mala mecbur bırakılmamalıdır. Alternatif yoksa Müslüman düşünmeli; kurşun olarak dönebilecek bir ürünü satın almamalı ve boykota devam etmelidir. Bu süreçte birlikte hareket etmeli, ümmet bilinciyle dayanışma göstermeliyiz. Allah’ın ipine topluca sarıldığımız sürece dağılmaz, parçalanmayız. Aksi halde hem ekonomik hem de ahlaki anlamda çözülürüz. Bu nedenle her Müslümanın daha bilinçli ve kararlı olması, boykot tavrını istikrarlı bir şekilde sürdürmesi gerekiyor." şeklinde konuştu. (İLKHA)
YASAL UYARI: Yayınlanan yazılı haber, fotoğraf ve videonun tüm hakları İlke Haber Ajansı Basın Yayın San. Tic. A.Ş.'ye aittir. Hiçbir surette haber, fotoğraf ve videonun tamamı veya bir kısmı yazılı sözleşme yapılmadan veya abone olmadan kullanılamaz.
Ortadoğu Uzmanı Dr. Öğr. Üyesi Mehmet Ali Öncer, siyonist rejimin uluslararası kamuoyunda kaybettiği desteği toparlamak için ‘anlaşma yanlısı’ bir görüntü verdiğini belirterek, “israil barış istemiyor, sadece saldırgan imajını yumuşatmaya çalışıyor.” dedi.
İlahiyatçı ve Çocuk Gelişimci Sümeyye Yalçın, yaptığı açıklamada, İslam'ın gelişiyle kız çocuklarının toplumda yeniden itibar kazandığını vurguladı.
İTTİHADUL ULEMA üyesi Molla Osman Teyfur, günümüzde artan psikolojik sorunlara karşı İslam'ın sunduğu manevi çözümleri anlatarak, "Sabır, tevekkül ve iman; modern psikolojinin eksik bıraktığı ruhsal boşluğu doldurur." dedi.