Dr. Kiraati: Kadın erkek eşitliği İslam'da adalet ilkesine dayanır

İslam hukukunda "kadın ve erkek arasındaki eşitlik" meselesinin son derece hassas ve derinlikli bir konu olduğunu ifade eden İran Kürdistanı'ndan Dr. Ali Kiraati, "Zira İslam şeriatı adalet ilkesine dayanır. Eşitlik ise insanın özü, değeri ve fıtratıyla ilgilidir." dedi.
Alimler ve Medreseler Birliği (İTTİHADUL ULEMA) tarafından tertip edilen, Kürdistan Bölgesi başta olmak üzere, dünyanın farklı coğrafyalarından alim ve akademisyenlerin katıldığı 10'uncu Alimler Buluşması Diyarbakır'da 3’üncü oturumuyla devam etti.
Her yıl gerçekleştirilen alimler buluşmasının 10'uncusu "İslami Kimliğimiz Üzerine Kurgulanan İdeolojik Girişimler" temasıyla Diyarbakır merkez Yenişehir ilçesi Selahaddin Eyyubi Camii Konferans Salonu’nda yapıldı.
Buluşmanın ikinci gününde HAMAS yetkilisi Sami Ebu Zuhri bir selamlama konuşması gerçekleştirdi.
Selamlama konuşmalarının ardından 3'üncü oturuma geçildi.
İran Kürdistanı'ndan Dr. Ali Kıraati, "Toplumsal cinsiyet eşitliğinin İslami esaslar ve Kürt sosyolojisi düzleminde değerlendirilmesi" başlıklı sunumunu yaptı.
Konuşmasına Gazze'deki çocukları, kadınları ve mücahidleri selamlayarak başlayan Kiraati, Alimler Buluşmasını tertip eden İTTİHADUL ULEMA'ya teşekkür etti.
İslam hukukunda "kadın ve erkek arasındaki eşitlik" meselesinin son derece hassas ve derinlikli bir konu olduğunu ifade eden Kiraati, "Zira İslam şeriatı adalet ilkesine dayanır. Eşitlik ise insanın özü, değeri ve fıtratıyla ilgilidir. Allah-u Teala insanı belli bir özellik üzerine yaratmıştır. Dolayısıyla İslam'da eşitlik kavramı her alanda mutlak bir benzerlik anlamına gelmez." dedi.
Kiraati, "Bilakis uygun durumlarda farklılık ve çeşitliliği gözeten bir kavramdır. Burada önemli olan nokta şudur. İslam kadın ve erkeğin insanlık onuru ve yaratılış değeri bakımından eşit olduğunu açıkça belirtmiştir. Ancak yaratılıştaki farklılıklar nedeniyle bazı hükümlerde farklılıklar bulunabilir. Bu nedenle tam eşitlik yerine tamamlayıcılık, denklik vardır. Arapça'da 'musavva' kavramının kullanılması daha isabetlidir. Evet, tam eşitlik yerine denklik. Çünkü bu kavram insanın sosyal adalet sisteminde daha uygun bir biçimde yer bulur." diye ekledi.
İslam'da kadın ve erkek "eşitliği"
İslam şeriatında bu prensibe işaret eden bazı hususlara değinen Kiraati, şöyle devam etti:
"Yüce Allah, Kur'an-ı Kerim'de şöyle buyurur: 'Ey insanlar sizi bir tek nefisten yaratan, ondan eşini var eden Rabbinizden sakının. Andolsun ki biz Ademoğullarını şerifli kıldık.' Dolayısıyla bu ayeti kerime kadın ve erkeğin yaratılış ve onur bakımından eşit olduklarını göstermektedir.
Allah-u Teala; 'Kim mümin olarak salih amel işlerse ister erkek olsun ister kadın olsun mutlaka onu güzel bir hayatla yaşatacağız.' buyurmuştur. Yine bu minvalde Peygamber Efendimiz, 'Kadınlar, erkeklerin öz kardeşleridir' buyurmuştur. Dolayısıyla kadın ve erkeğin insanlık bakımından ortak bir yaratılışa sahip olduğunu vurgular.
İslam hem erkek hem de kadına ilim öğrenmeyi farz kılmıştır. Peygamber Efendimiz, 'İlim öğrenmek her Müslüman erkek ve kadın üzerine farzdır' buyurmuştur. Nitekim Peygamber Efendimiz kendi döneminde kadınların da ilmi meclislere katılmalarına ve soru sormalarına müsaade etmiştir.
Kadının, mülkiyet hakkı ve mal üzerinde tasarruf yetkisi vardır. Şöyle ki, kadın İslam'da mali bakımdan bağımsız bir şahsiyete sahiptir. Mal, mülk, miras, gelir sahibi olabilir. Bunları başkasının iznine gerek duymaksızın, dilediği şekilde tasarruf edebilir. Nitekim Allah-u Teala şöyle buyurur, 'Erkeklerin kazandıklarında payları vardır, kadınların da kazandıklarında payları vardır.' İslam kadına da miras hakkı tanımıştır. Yüce Allah şöyle buyurur, 'Erkeklere anne, babanın ve yakınların bıraktıklarında bir pay vardır. Kadınlara da anne, babanın ve yakınlarından bir pay vardır.' Nitekim Hazreti Hatice büyük bir tacirdi. Gerek Peygamber Efendimiz ile evlenmeden önce gerekse evlendikten sonra da aynı şekilde ticaret yapardı."
Sosyal ve ailevi alanda eşitlik
Evlilikte seçim hakkı ve rızanın şart olduğunu belirten Kiraati, "İslam, kadının kendi rızası olmadan evlendirilmesini yasaklamıştır. Peygamber Efendimiz şöyle buyurmuştur, 'Bakire kız izni alınmadan evlendirilmemelidir. Dul kadın da rızası olmadan evlendirilemez.' Evlilikte iyi geçim ve nafaka meselesi de bu şekildedir. Çocukların eğitim ve terbiyesinde de ortak sorumluluklar vardır. Nitekim Peygamber Efendimiz bu konuda erkeklerin ve kadınların eşit olduğunu şöyle anlatmıştır: 'Hepiniz çobansınız ve hepiniz güttüğünüzden sorumlusunuz.' Erkek ailesinin sorumlusudur, kadın da kocasının evinin ve çocuklarının sorumlusudur." ifadelerini kullandı.
Hukuki ve yargı anlamında kadın ve erkeğin eşit olması
İslam'da kadının, mahkemeye başvurma hakkının olduğunu ve tanıklığının da birçok durumda geçerli olduğunu söyleyen Kiraati, "Ancak bazı konular vardır, Kur'an'da açıkça kadınlara özgü meseleler olarak zikredilmiştir. Yüce Allah şöyle buyurur, 'Erkeklerinizden iki şahit tutun. Eğer iki erkek bulunmazsa razı olacağınız kimselerden bir erkek, iki kadını şahit tutun. Böylece biri unuttuğunda diğeri onu hatırlatsın.' Burada kadın tanıklığının iki kişiyle ifade edilmesi kadının değeriyle ilgili değil, bilakis tanıklığın konusu ve hatırlatmanın doğasıyla alakalı bir durumdur." dedi.
Kiraati, "Dolayısıyla İslam'daki eşitlik anlayışı 'tamamlayıcılık' ilkesine dayanır. Kadın-erkek her ikisi de insanlık onurunda eşittir. Fakat sorumluluk ve görevleri farklıdır. Bu farklar aile içi düzeni ve toplumun istikrarını güvence altına alır. Bu bağlamda kadınlarla erkekler; sadece sorumluluk ve görev açısından farklıdırlar." değerlendirmesinde bulundu.
İslam alimlerinin, Birleşmiş Milletler'e sunulan belgelerde yer alan kadın ve erkek arasında farkın tamamen kaldırılması yönündeki çağrılara karşı çıktığını, bunun fıtrata ve insanın doğasına aykırı olduklarını ifade ettiklerini aktaran Kiraati, "Yine bu minvalde 2013 yılındaki konferansta; kadın ve erkek arasında yaratılıştan gelen farkların korunması, aile kurumunun korunması, karma eğitime sınırlama getirilmesi, cinsiyet eşitliği konularındaki aşırılıklardan kaçınılması önerilmiştir. Özetle İslam hukuku; kadın ve erkeğin insanlık değeri bakımından eşit kabul eder. Ancak her birine fıtratına uygun şeyler önermiştir." şeklinde konuştu.
Kiraati, "Dolayısıyla bu minvalde toplumda ve ekonomik alanda aktif rol alması teşvik edilir. Fakat bu rollerin sınırları İslam'ın koruduğu ahlaki ve toplumsal değerlerle çizilmiştir. Gebelik, kürtaj ve aile yapısına dair mevzuatlar, gebeliğin önlenmesi ve kürtajın yasalaştırılması, erkek ve kadınlık tanımlarının yer değiştirmesi, ailenin temelinin sarsılması ve cinsiyet kavramının belirsizleşmesi gibi olgular insan neslinin devamı için ciddi bir tehlike oluşturmaktadır." diye konuştu.
Ailenin yapısını zayıflatmaya yönelik bu fikirlerin; kadının ve anneliğinin değerini düşürdüğünü, baba figürünü değersizleştirdiğini, çocuk yetiştirme sorumluluğunu da belirsiz hale getirdiğini vurgulayan Kiraati, "Bu durum, toplumun temel dinamiği olan aile kurumunun çözülmesine neden olmaktadır. Bu tehditler, İslam dünyasındaki davet ve düşünce hareketlerini İslam'ın aile kurumuna verdiği önemi hatırlatmaktadır. Özellikle İslam'da kadın ve aile başlıklı çağdaş çalışmalarla Müslüman toplumu uyarma görevini üstlenmektedir." dedi. (İLKHA)
YASAL UYARI: Yayınlanan yazılı haber, fotoğraf ve videonun tüm hakları İlke Haber Ajansı Basın Yayın San. Tic. A.Ş.'ye aittir. Hiçbir surette haber, fotoğraf ve videonun tamamı veya bir kısmı yazılı sözleşme yapılmadan veya abone olmadan kullanılamaz.
Alimler ve Medreseler Birliği (İTTİHADUL ULEMA) tarafından tertip edilen, Kürdistan Bölgesi başta olmak üzere dünyanın farklı coğrafyalarından alim ve akademisyenlerin katıldığı Alimler Buluşması'nın onuncusu gerçekleştirildi. Buluşma, aileye yönelik tahribatlar konusuna odaklandı.
Yeşil Yıldız Derneği Başkanı Yahya Öger, Alimler Buluşmasında yaptığı konuşmada madde bağımlılığının zararlarına dikkat çekerek, "Hükümetleri bu anlamda tedbir almaya, önlem almaya, bu anlamda yasal düzenlemeler yapmaya zorlamak imanımızın bir gereğidir." dedi.
"İslami Değerlerimize Yönelik İdeolojik Saldırılar" temalı 10’uncu Alimler Buluşması'nın 17 maddelik sonuç bildirgesinde ailelere yönelik saldırılara dikkat çekilerek özellikle gençlerin kapıldığı farklı fikir akımlarına karşı Müslümanlara düşen görevler vurgulandı.