Düzelmeyen boğaz enfeksiyonuna dikkat!
Kulak Burun Boğaz Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Yavuz Selim Yıldırım konu ile ilgili bilgiler verdi.
Antibiyotik tedavisine rağmen düzelmeyen boğaz enfeksiyonu varsa akla Pfapa hastalığı gelmelidir.
Boğaz ağrısı, ağız içerisinde aft, yüksek ateş, farenjit ve lenfadenit şeklinde seyreden hastalık genellikle yüksek ateşle başlayıp boğaz ağrısı, halsizlik şeklinde ortaya çıkıyor. Normal boğaz enfeksiyonlarından daha fazla oranda ateş görülüyor. Yani ateş 40° -41°’ye çıkabiliyor, yapılan boğaz kültürleri negatif çıkıyor ve verilen antibiyotik tedavisine cevap alınamıyor. Bu sürede bazı çocuklar febril konvülziyon geçirebiliyor. Yani kasılma nöbeti olabiliyor. Bu da beyine zarar veriyor.
Hastalık genellikle erkek çocuklarda daha sık görülüyor. 2-6 yaş arasında daha fazla atak geçiriyorlar. Özellikle ilkbahar ve yaz aylarında daha belirgin oluyor. Aslında boğaz ağrısı ateş, ağız içersinde aft ile hastaneye gidince genellikle bütün doktorlar antibiyotik tedavisi veriyor ancak antibiyotik tedavisine cevap alınamıyor. Hastaların ateşi düşmüyor ve şikayetler devam ediyor bu durumda Pfapa hastalığı akla gelmelidir.
Bu hastalığın spesifik bir labaratuvar bulgusu olmadığı için yapılan tetkiklerden anlaşılmıyor. Diğer hastalıklar ile ayrıca tanısı yapılmalı öyküsü fizik muayenesi ile ayırıcı tanıya gitmek gerekli ve bu hastalık akla gelmelidir. Bu durumda hastaya yapılan kortizon tedavisi ile 2- 6 saat arasında dramatik bir şekilde cevap alınıyor ve ateş düşüyor hasta rahatlıyor. Tekrarlayan kortizon tedavileri bu hastalığın ataklarının daha sık olarak ortaya çıkmasına neden oluyor. Bunun için kortizon tedavisi çok önerilmiyor, ancak tanı koymak için kortizon tedavisi önemli bir yer tutuyor.
Bu grup hastalar genellikle doktor doktor dolaşıyor verilen antibiyotik tedavilerine cevap alınamıyor. Yani boş yere antibiyotik tedavisi almış oluyorlar. Bazıları da bu dönemde nöbet geçiriyor, eğer hasta şanslıysa bu hastalığı bilen bir doktora denk geliyor ve uygun tedavisini alıyor.
Pfapa hastalığının kesin nedeni bilinmiyor ancak sebebin immün sisteme bağlı bir bozukluk olduğu düşünülüyor. Tedavisinde yapılan araştırmalarda genellikle altın standart tedavi olarak bademcik ve geniz eti alınması öneriliyor. Bu ameliyattan sonra ataklar kesiliyor ve immün sistem regüle oluyor.
Aslında bu hastalık her iki cinsiyette ve her yaş grubunda görülebiliyor. Akla gelmesi için ağız içerisinde yaralarla beraber boyunda lenf bezeleri şişliği, ateş, halsizlik, yutma zorluğu varsa bu hastalığı düşünmek lazım yani sadece çocuklarda görülmüyor. Her yaş grubunda görülebiliyor. (İLKHA)
YASAL UYARI: Yayınlanan yazılı haber, fotoğraf ve videonun tüm hakları İlke Haber Ajansı Basın Yayın San. Tic. A.Ş.'ye aittir. Hiçbir surette haber, fotoğraf ve videonun tamamı veya bir kısmı yazılı sözleşme yapılmadan veya abone olmadan kullanılamaz.
Yaş ilerledikçe bağışıklık sistemi zayıflıyor, T hücrelerinin sayısı ve hastalıklara yanıt verme hızı azalıyor. Bu durum, yaşlı bireyleri enfeksiyonlara ve kansere karşı daha savunmasız hale getiriyor. ABD’de Massachusetts Institute of Technology (MIT) ve Broad Institute araştırmacıları, bu gerilemeyi telafi edebilecek yeni ve deneysel bir yöntem geliştirdiğini belirtti.
Hava kirliliği, özellikle ince partikül madde olarak bilinen PM2.5, astım ve akciğer kanseri başta olmak üzere birçok ciddi solunum yolu hastalığına yol açarak insan sağlığı için büyük bir tehdit oluşturuyor. Avustralya’da yapılan yeni bir araştırma ise yaygın bir antioksidan olan vitamin C’nin, bu zararlı partiküllerin akciğerler üzerindeki toksik etkilerine karşı koruyucu olabileceğini ortaya koydu.
ABD’de Northwestern Üniversitesi’nde geliştirilen deneysel bir ilacın, Alzheimer hastalığının çok erken evrelerinde etkili olabileceği öne sürüldü. Araştırmacılar, hastalığın başlangıcında beyne zarar veren, daha önce bilinmeyen son derece toksik bir amyloid beta türü tespit etti.
Çocuk Diş Hekimi Nurgül Demir, dental anksiyetenin diş tedavisi sırasında duyulacağı düşünülen şiddetli ağrıya bağlı gelişen yoğun bir kaygı durumu olduğunu belirtti. Demir, yetişkinlerde geçmiş olumsuz deneyimlerin, çocuklarda ise çevreden duyulan ağrılı tedavi hikâyeleri ve geç kalınmış diş sorunlarının bu kaygıyı tetikleyebildiğini söyledi.