Yılda 15 bin bebek, "Doğumsal Kalp Hastalığı" ile dünyaya geliyor

Doğumsal kalp hastalıkları, her yıl binlerce bebeği etkiliyor. Uzmanlar, erken tanının önemli olduğunu belirterek, ailelerin belirtilere dikkat etmeleri ve zamanında uzman desteği almaları gerektiğini belirtiyor.
Doğumsal kalp hastalıkları, her yıl dünya çapında binlerce bebeği etkileyen ciddi bir sağlık sorunu olarak öne çıkıyor.
Yılda yaklaşık 15-20 bin bebek, doğumsal kalp hastalığı ile dünyaya geliyor ve erken tanı bu bebeklerin yaşamlarını kurtarabilir.
Uzmanlar, özellikle hastalıkların yarısının bir yaşına gelmeden önce tedavi gerektirdiğini ve zamanında müdahale ile büyük farklar yaratılabileceğini belirtiyor.
Çocuk Kardiyolojisi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Vedide Tavlı, erken tanının hayat kurtarıcı etkisi üzerine önemli açıklamalarda bulundu.
Prof. Dr. Vedide Tavlı, doğumsal kalp hastalıklarının belirti vermediği zamanlarda dahi erken taramaların ne kadar hayati olduğunu vurguladı.
"Doğumsal Kalp Hastalıkları yılda 15-20 bin bebekte görülüyor"
Prof. Dr. Vedide Tavlı, doğumsal kalp hastalıklarının yılda yaklaşık 15-20 bin bebekte görüldüğünü belirterek, "Bu hastalıklar bazen doğumdan sonraki ilk günlerde belirti göstermeyebilir, ancak ilerleyen dönemlerde fark edilebilir. Kadın doğum uzmanları ve yeni doğan hekimlerinin dikkatli muayenesi ve erken taramalar hayat kurtarıcı olabilir. Özellikle, hastalıkların yarısının bir yaşından önce erken tanı ve tedavi gerektirdiğini biliyoruz." dedi.
"Düşük oksijen seviyesi erken müdahale gerektiriyor"
Erken tanının kritik rolüne değinen Tavlı, hastanedeki izlem süreçlerinde puls oksimetre ile ısrarlı düşük oksijen oranlarının uzman çocuk kardiyoloğunun değerlendirmesini gerektirdiğini belirtti. Profesör Doktor Tavlı, "Böyle bir durumda, bebek mutlaka bir uzman kardiyolog tarafından değerlendirilmelidir. Erken müdahale, hayat kurtarıcıdır." şeklinde konuştu.
"Ailelerin dikkat etmesi gereken belirtiler"
Prof. Dr. Tavlı, doğumsal kalp hastalıklarının en sık görülen belirtilerini de sıralayarak, ailelerin bu belirtilere dikkat etmeleri gerektiğini vurguladı:
"Dudak çevresinde morarma, solunumda hızlanma, beslenme sırasında zorluk ve sık sık memeyi bırakma, emme sırasında terleme, genel halsizlik, güçlükle nefes alıp verme, sürekli solunum zorluğu ve öksürük. Ailelerin bu belirtileri gözlemlemeleri durumunda vakit kaybetmeden bir çocuk kardiyoloğuna başvurmaları önemlidir."
"Genetik ve çevresel faktörler etkili"
Doğumsal kalp hastalıklarının oluşumunda genetik ve çevresel faktörlerin büyük etkisi olduğunu belirten Tavlı, "Gebelik döneminde annenin geçirdiği enfeksiyonlar, diyabet ve genetik yatkınlık doğumsal kalp hastalıklarının riskini artırabilir. Bu nedenle, anne adaylarının gebelik sürecinde dikkatli olmaları ve düzenli kontrollerini yaptırmaları hayati önem taşıyor." ifadelerini kullandı.
Ayrıca, doğumsal kalp hastalıklarının doğum öncesinde tespit edilebileceğini belirten Prof. Dr. Tavlı, fetal ekokardiyografinin 19. haftadan itibaren kalp hastalıklarını belirleyebileceğini söyledi.
"Farkındalık oluşturmak hayati önem taşıyor"
Tavlı, toplumda doğumsal kalp hastalıkları konusunda farkındalık yaratmanın önemine değinerek, "Aileler, bebeklerinde herhangi bir kalp hastalığı belirtisi fark ettiklerinde zaman kaybetmeden bir uzmana başvurmalıdır." açıklamalarına yer verdi. (İLKHA)
YASAL UYARI: Yayınlanan yazılı haber, fotoğraf ve videonun tüm hakları İlke Haber Ajansı Basın Yayın San. Tic. A.Ş.'ye aittir. Hiçbir surette haber, fotoğraf ve videonun tamamı veya bir kısmı yazılı sözleşme yapılmadan veya abone olmadan kullanılamaz.
Bingöl İl Sağlık Müdürlüğü, sağlık hizmetlerini daha erişilebilir hale getirmek amacıyla Genç, Solhan ve Karlıova ilçelerinde Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon (FTR) poliklinikleri hasta kabulüne başladı.
Akçakale ilçesinde iki otomobilin çarpıştığı kazada bir kişi hayatını kaybetti.
Malatya İl Sağlık Müdürü Uzm. Dr. Cezmi Karaca, kentteki sağlık tesislerine 25 uzman hekim, 15 pratisyen hekim olmak üzere toplam 40 hekim atamasının yapıldığını duyurdu.
Yeşilay Adana Şube Başkanı Dr. Yunus Emre Yıldırım, bağımlılıkla mücadelenin milli bir görev olduğunu belirterek gençlerin kaybedilmesinin ülke için büyük bir kayıp olduğunu dile getirdi.