Yakınlarının dilinden şehit Molla Şükrü ve Molla Muhittin

Şanlıurfa’nın Suruç ilçesinde 1993 yılında PKK tarafından şehit edilen Molla Şükrü ve Molla Muhittin'i anlatan yakınları ve talebeleri, şehitlerin davasının sahipsiz kalmadığını vurguladı.
Şanlıurfa’nın Suruç ilçesinde PKK tarafından şehit edilen iki âlim Molla Şükrü Yavuz ve Molla Muhittin Demir, şehadetlerinin 32'nci yıldönümünde Remel köyündeki kabirleri başında rahmetle yad edildi.
Molla Şükrü ve Molla Muhittin için düzenlenen programda İLKHA'ya konuşan yakınları ve talebeleri, şehitlerin vasıflarını anlattı. Dava arkadaşları, “emanetiniz sahipsiz değil” mesajını vererek şehitlerin davasını sürdüreceklerini ifade etti.
“Biz şehitlerle büyüdük, İslam’ı onlarla tanıdık”
Şehit Molla Şükrü’nün talebesi Ahmet Yılmazoğlu, şehitlerin şükranlarını ileterek İslam davasının şehitlerle tanıdığını vurguladı.
Yılmazoğlu, "İslam’ı şehitle tanıdım, onun dergahında, onun ayakları dibinde büyüdüm. Bilirsiniz, insanlar emekli olduklarında köşelerine çekilirler ve Azrail’i beklerler. Ama şehidin öyle bir özelliği yoktu. Bizden önce anlatan abilerin hepsinden Allah razı olsun, onun güzel vasıflarını dile getirdiler. Biz o güzel vasıflarla büyüdük, elhamdülillah. Şehit, emekli olduktan sonra köşesine çekilmedi. İbrahim Halilullah Camisi var, hemen kabristana gelmeden önce. O camide akşam ezanından sonra geceleri bizlere ders verirdi. Kur’an dersleri yapılırdı, sohbet ederdi, nasihat ederdi, güzel hasletler anlatırdı. Bizlere, bu toplumu bilinçlendirecek olanların alimler ve onların öğrencileri olduğunu söylerdi. Elhamdülillah, şehit Molla Muhittin de o caminin imamıydı, henüz emekli olmamıştı. İkisi aynı köylüydü, akrabaydılar. Bu köyün evlatlarıydılar. Molla Muhittin bir süre sonra anahtarı bize teslim ederek, ‘Ben gelmediğim zaman camiyi siz açarsınız’ dedi. Seydamız da camide ders verir, Kur’an’ı anlatır, İslam’ı anlatırdı. Gittiği her yerde insanlara faydalı olmaya çalışırdı." dedi.
90'lı yıllarda PKK'nın ifsad çalışmalarına işaret eden Yılmazoğlu, "O dönemde küfrün, zulmün ve münafıklığın en üst seviyede olduğu, PKK’nın bölgede hüküm sürdüğü zamanlardı. Kendilerinden başka hiçbir gücün olmasını istemeyen bir örgüttü. Bugün o örgütün bölgemize verdiği tahribatları maalesef hepimiz görüyoruz, yaşıyoruz. Gelinen noktada o örgüt, Kürtlerin kanına girmekle beraber, elhamdülillah tarih sahnesinden silinmeye mahkumdur. Çünkü zalimler yok olmaya mahkumdur. Mazlumlar yalnız da olsalar, tek de olsalar, evlatları da heder olsa galip geleceklerdir. Çünkü bu, Allah-u Teâlâ’nın sünnetullahıdır." diye konuştu.
"İslam davasına sımsıkı sarılın"
"Eğer kıyamette, hesap gününde şehitlerin yanında olmak istiyorsak bugün onların davasını sürdürmek zorundayız." diyen Yılmazoğlu, "O yüzden sesimizin ulaştığı herkese sesleniyorum: İslam davasına sımsıkı sarılın! Ağzınızla, dişlerinizle, ellerinizle, ayaklarınızla sarılın! Bugün İslam davası bu bölgede de, dünyada da muzaffer olacaktır. Doğrudur, şu anda verilen bedeller ağırdır, çekilen çileler çoktur. Ama bu acılarla beraber, bu bedellerle beraber inşallah Resulullah (sallallahu aleyhu vesellem)'in Mekke’yi fethettiği gibi, biz de ordularımızla Kudüs’e gireceğiz, Gazze’ye gireceğiz, Türkistan’a gireceğiz, küfrün kalbi olan Amerika ve israile gireceğiz. Bunlar yakındır elhamdülillah. Belki bizim ömrümüz yetmez ama İslam ümmeti bunu görecektir.” ifadelerini kullandı.
"Defalarca tehdit edilmelerine rağmen bu hak davadan asla vazgeçmedile"
Şehit Molla Muhittin’in oğlu Ahmed Demir ise, babasının hayatından örnekler vererek onun davasına bağlılığını dile getirdi. İki şehidin ayrıca çocukluk arkadaşı olduğunu anlatan Demir, "İkisi de o kadar imanlıydı ki kendi canlarını ve mallarını İslam yolunda feda edecek kadar cesurdular. Defalarca tehdit edilmelerine rağmen bu hak davadan asla vazgeçmediler. Babamın bir özelliği vardı: Çok tehdit ettiler. ‘Molla Şükrü ile gezme, seni vururlar’ dediler. Ben buna şahidim. Babam, ‘Ona gelecek mermi benim ciğerime saplansın’ derdi. İşte böyle bir samimiyet nerede bulunabilir? O kadar imanlıydılar ki, İslam davası için canlarını, ailelerini, her şeylerini hiçe saydılar."
Şehit babasıyla ilgili bir annesinin anlattığı bir anı aktaran Demir, şöyle devam etti:
"Babam, yeni evlenmişti, iki aylık damattı. Cami yapıldı, o zamanın imkânları çok kısıtlıydı. Tek bir tane orta halısı vardı, onu da camiye götürdü. Herkes ona ‘Sen deli misin Molla Muhittin, niye getiriyorsun?’ dedi. Annem anlatırdı: Babam, ‘Orada kılınacak her namaz benim için de sevap olacak. Evde olsa ne işe yarar? Ben çulun üzerinde de idare ederim’ dermiş."
Şehidin, dostlarına asla ihanet etmediğini söyleyen Demir, dönemin müftüsünün onu, sesinin güzelliğinden ötürü "Suruç Bülbülü" diye adlandırdığını aktardı.
Molla Şükrü'nün ise birçok ilme vakıf bir alim olduğunu vurgulayan Demir, "Nerede bir kanaat önderi, nerede bir kan davası varsa oradaydı. Dinine, milletine, imanına sadık olan insanlar vardı. Özellikle o dönemde PKK bunları hedef alıyordu. Onları kasıtlı olarak öldürüyorlardı. israilin uşağı gibi çalışıyorlardı." diye ekledi.
“Âlimlerin kanı yere dökülmeden Allah’ın hükmü galip gelmez”
Şehit Molla Şükrü'nün kardeşi Hacı Halil Yavuz, “Nerede İslam davası yükseliyorsa, şehit oradaydı. 50 yıl önce bize söylediği şeyleri biz şimdi takip ediyoruz ve o yolda yürüyoruz. Allah bize ve ona rahmet etsin, mekânlarını cennet eylesin. Şehit Molla Şükrü hem mücahit hem alim hem de Kur’an hafızıydı. Fakir fukaraların babasıydı. Yardım toplar, ihtiyaç sahiplerine dağıtırdı. Çok muttaki ve dindardı. Gece namazına kalkar, ibadetlerini yapardı. Zalimlere karşı başını asla eğmezdi. Bir sözü hâlâ aklımda: ‘Âlimlerin kanları yere dökülmeyene kadar Allah hükmünü galip kılmaz.’ Çok şükür, o sözünü yaşadı ve kanını bu dava için döktü. Hiçbir zaman dünyaya ve maddiyata tamah etmedi. Onun davası Allah’ın diniydi. İnsanları kötü yoldan kurtarmayı, onlara hakkı ve iyiliği anlatmayı düşünürdü.” dedi. (İLKHA)
Hişyariya Zagonî: Mafên tamamê vîdyo, wêne û xeberên nivîskî yên ku hatine weşandin aîdî Ajansa Nûçeyan a Îlkê ya Şîrketa Hevpar e. Heta ku hevpeymana nivîskî an jî abonetî neyê kirin bi tu sûretî temamê an jî qismekî fotograf, vîdyo û xeberan nikare bên bikaranîn.