HÜDA PAR tarafından yayımlanan gündem değerlendirmesinde Gazze'de açlık ve soykırım devam ederken Mısır'ın siyonist terör rejimiyle anlaşma imzalamasına tepki gösterildi. Açıklamada, İslam dünyasına uyanış çağrısında bulunuldu.

HÜDA PAR Genel Merkezi tarafından yayımlanan gündeme değerlendirmesinde, Gazze'de devam eden soykırım, Trump'ın Venezuela açıklaması ile Hindistan'da Müslümanlara yönelik baskılara ilişkin açıklamalarda bulunuldu.

"Bölge ülkelerinin Filistin halkına ait kaynakların gasp edilmesine ortak olması kabul edilemez"

Açıklamada, Gazze'de açlık ve barınaksızlık yoluyla sürdürülen soykırım devam ederken Mısır'ın siyonist terör rejimiyle tarihinin en büyük, 35 milyar dolarlık doğal gaz anlaşmasını imzalamasının "ağır bir siyasi ve ahlaki çöküş" olduğu vurgulandı.

Yapılan açıklamada, "Gazze'de insanlar soğuk hava şartları altında can verirken, bölge ülkelerinin Filistin halkına ait kaynakların gasp edilmesine ortak olması kabul edilemez." denildi.

"Suça ortak olan bölge yönetimleri tarih önünde hesap verecek"

Bir yanda BAE'nin güvenlik anlaşmalarıyla, diğer yanda Mısır'ın doğal gaz anlaşmalarıyla işgal rejimini refaha taşıdığı belirtilen açıklamada, "Bu iş birlikleri, Gazze'deki yıkımı durdurmak bir yana, soykırım politikalarının sürdürülebilirliğine doğrudan katkı sunmaktadır. Filistinlilerin toprakları, yeraltı zenginlikleri ve hayat hakları gasp edilirken, 'normalleşme' adı altında bu suça ortak olan bölge yönetimleri tarih önünde hesap verecektir." ifadelerine yer verildi.

"İnsanlar soykırım dursun diye özgürlük ve adalet talebiyle bedel ödemektedir"

Açıklamada, bölge ülkelerinde ihanet ve iş birliği politikaları sürerken, Batı'da ise siyonist rejimle bağlantılı şirketlere karşı eylem yapan vicdan sahibi insanların ağır bedeller ödediğine işaret edildi.

Açıklamanın devamında, şöyle denildi:

"Kendi coğrafyasında Filistin'in kaynakları pazarlanırken, başka coğrafyalarda insanlar soykırım dursun diye özgürlük ve adalet talebiyle bedel ödemektedir. Bu durum aynı zamanda Batı'nın da ifade özgürlüğü ve insan hakları iddialarının samimiyetsizliğini bir kez daha ortaya koymuştur. Bu eylemcilerin derhal serbest bırakılması için güçlü bir uluslararası kamuoyu oluşturulmalıdır."

"siyonistlerle iş birliğini durduracak güç, kamuoyu tepkisidir"

HÜDA PAR'ın açıklamasında, "İslam dünyası, bu zillet tablosundan bir an önce uyanmalı; Gazze için oluşan insanlık ittifakına kararlılıkla dahil olmalıdır. Bugün hâlâ farklı yöntemlerle devam eden soykırımı ve bazı yöneticilerin siyonistlerle iş birliğini durduracak yegâne güç, örgütlü ve sürekli kamuoyu tepkisidir." çağrısında bulunuldu.

Trump'ın gözü Venezuela petrolünde

Açıklamanın devamında, ABD Başkanı Donald Trump'ın Venezuela'ya yönelik açıklamalarına da değinildi.

Trump'ın gözünün Venezuela petrolünde olduğu belirtilen açıklamada, "Trump, ABD firmalarının ülkeden kovulduğunu söyleyerek meselenin doğrudan kaynaklara el koyma arzusuyla ilgili olduğunu net biçimde ortaya koymuştur. Bu itiraf, yaptırımların, tehditlerin ve askeri baskının nasıl bir talan siyasetinin aracı haline getirildiğini göstermektedir." denildi.

"Bir ülkenin toprağını, başka bir işgalci güce peşkeş çekmek uluslararası hukukun açıkça ayaklar altına alınmasıdır"

Trump'ın daha önce Suriye toprağı olan Golan Tepeleri'ni siyonist terör rejimine "sattıklarını" söylemesine de dikkat çekilen açıklamada, "Bir ülkenin toprağını, başka bir işgalci güce peşkeş çekmek; uluslararası hukukun, egemenlik ilkesinin ve insanlığın açıkça ayaklar altına alınmasıdır. Venezuela'da petrol, Suriye'de toprak, Filistin'de hayat hakkı… Hepsi aynı eşkıya aklının farklı sahnelere yansımasından ibarettir." ifadelerine yer verildi.

"İnsanlık, bu kabullenilmiş eşkıyalığa karşı ortak ve kararlı bir duruş sergilemek zorunda"

Uluslararası toplumun bu açık gasp ve zorbalık karşısındaki sessiz kaldığı belirtilen açıklamada, şu ifadelere yer verildi:

"Kaynaklara çökülmesi, toprakların pazarlık konusu yapılması ve halkların kaderinin masa başında belirlenmesi artık normalleştirilmektedir. Bu tablo, küresel düzenin adalet değil, güç üzerine kurulu olduğunu bir kez daha ilan etmektedir. İnsanlık, bu kabullenilmiş eşkıyalığa karşı ortak ve kararlı bir duruş sergilemek zorundadır."

"Hindistan'da Müslümanlara yönelik baskı devlet politikası haline geldi"

HÜDA PAR'ın açıklamasında Hindistan'da Müslümanlara yönelik baskılara da yer verildi.

Geçtiğimiz günlerde bir bakanın, Müslüman bir kadın doktorun peçesini zorla açmasının, Müslümanlara yönelik ayrımcılığın açık biçimde devlet politikası haline geldiğini gösterdiği ifade edildi.

"Milyonlarca insan vatandaşlık hakkından mahrum bırakılmıştır"

Hindistan'da Müslümanların pek çok alanda sistematik baskılarla karşı karşıya kaldığı ifade edile açıklamada, "Müslümanlara yönelik düşmanlık yalnızca sokak şiddetiyle sınırlı kalmamakta; yasalar, dijital gözetim mekanizmaları ve kurumsal uygulamalarla desteklenmektedir. Yasadışı Dini Dönüşümün Yasaklanması Yasası ile İslam'a geçiş fiilen suç haline getirilmiş; camiler yıkılmış, Müslümanların mülkiyet haklarına el konulmuş, milyonlarca insan vatandaşlık hakkından mahrum bırakılmıştır. Bu uygulamalar, dinî özgürlüklerin ve temel insan haklarının açıkça askıya alındığını ortaya koymaktadır." denildi.

Uluslararası toplumun bu zulüm karşısındaki sessizliğinin yaşananların normalleştirilmesine hizmet ettiğine dikkat çekilen açıklamada, İslam İşbirliği Teşkilatı'nın da Müslümanların haklarını koruma noktasında etkili ve caydırıcı bir rol üstlenmediğine vurgu yapıldı.

"Müslümanların haklarını muhafaza edecek yeni ve güçlü bir uluslararası oluşumun kurulması ertelenemez bir zorunluluk"

Açıklamanın sonunda, "Dünyada Müslümanların haklarını muhafaza edecek, ihlallere karşı somut yaptırımlar uygulayabilecek ve üye devletlerin siyasi gücüyle desteklenecek yeni ve güçlü bir uluslararası oluşumun kurulması artık ertelenemez bir zorunluluktur." ifadelerine yer verildi.