HÜDA PAR: Bayramlarda emekli ikramiyesi olarak birer maaş ödenmeli

HÜDA PAR Genel Başkan Vekili ve Gaziantep Milletvekili Şahzade Demir, "En düşük emekli maaşının asgari ücretin altında kalmaması gerektiğini bir kez daha vurguluyoruz. Öte yandan bayramlarda emekli ikramiyesi olarak birer maaş ödenmesini talep ediyoruz." dedi.
Meclis’te düzenlediği basın toplantısında konuşan Demir; Kürt Meselesine İnsani Çözüm Çalıştayı sonrasında yaşanan tartışmalar, İyi Partili Yüksel Selçuk Türkoğlu’nun iddiaları, emekli maaşları ve bayram ikramiyeleri, Merkez Bankası’nın enflasyon tahminleri, su faturalarının yüksek olması, elektrik dağıtım şirketlerinin yaşattığı mağduriyet, kadına yönelik şiddet ve son olarak Mahmut Abbas’ın Filistin davasına ihaneti konularına değindi.
Demir, “Bayramlarda emekli ikramiyesi olarak birer maaş ödenmesini talep ediyoruz.” ifadelerini kullandı.
“Biz meseleyi kardeşlik ve inanç değerlerimiz ekseninde değerlendirmeye devam edeceğiz”
Partisinin 15-16 Şubat’ta Diyarbakır’da gerçekleştirdiği “Kürt Meselesine İnsani Çözüm Çalıştayı”nın ardından serdedilen yalan ve iftiralara cevap veren Demir, “Fikirlerimizi ifade ettiğimiz için hakaret edenler, hedef gösterenler, tehdit edenler ve provokatif söylemlerle gerilimi tırmandıranlar birbirini izledi. Ancak biz, meseleyi insanlık, kardeşlik ve inanç değerlerimiz ekseninde değerlendirmeye devam edeceğiz.” dedi.
“Milletin taleplerinin ve hassasiyetlerinin buraya taşınmasından daha doğal bir şey olamaz”
Konuşmasının devamında siyasetin dilinin kirlenmesini istemediklerini belirten Demir, “HÜDA PAR olarak, parti programımız çerçevesinde, her zaman ve her yerde ilkeli ve çözüm odaklı siyaset geliştirmeye devam edeceğiz. Yapılacak her türlü hakaret ve saldırıya da pabuç bırakmayacağımızı herkesin bilmesini isteriz. Bu Meclis milletin Meclis’i ise milletin taleplerinin ve hassasiyetlerinin buraya taşınmasından daha doğal bir şey olamaz. Hiç kimse bunu engelleyemez.” şeklinde konuştu.
“Türkoğlu’nun iddiaları külliyen yalan”
Demir, İYİ Parti Genel Başkan Yardımcısı Yüksel Selçuk Türkoğlu’nun iddialarına da yanıt vererek, şu ifadeleri kullandı:
“Belirtilen tarihte kongremiz yoktu. Bu külliyen yalan. 8 Ekim 2023’te Yasin Börü ve arkadaşlarının yıldönümünde anma programı yaptık. Programı belediyenin tesis ettiği salonda yaptık. Bizimle alakalı faturalık bir şey yok. Yasin Börü ve arkadaşlarının anılmasından rahatsız iseniz onu da kamuoyu bilsin. Yalan ve iftira siyasetinden de bir an önce vazgeçin.”
“En düşük emekli maaşı asgari ücretin altında kalmamalı”
2025 yılı itibarıyla en düşük emekli maaşının 14 bin 469 TL olmasının yetersiz olduğuna dikkat çeken Demir, “Emekli aylıkları, sayısal olarak artmış görünse de emeklilerin temel ihtiyaçlarını karşılamaktan çok uzaktır. Bu bağlamda en düşük emekli maaşının asgari ücretin altında kalmaması gerektiğini bir kez daha vurguluyoruz. Öte yandan bayramlarda emekli ikramiyesi olarak birer maaş ödenmesini talep ediyoruz.” şeklinde konuştu.
Merkez Bankası’nın 2025 yılı enflasyon tahminini yüzde 21’den yüzde 24’e yükseltmesine de değinen Demir, “Talep kısmaya yönelik uygulamalar, üretimi daraltma ve yüksek faiz politikaları, halkımızın ekonomik sıkıntılarını daha da derinleştirmektedir. Yükseltilen enflasyon tahmini, yüzde 45 faiz oranının bir müddet daha düşürülmeyeceğini ve halkın alım gücünün daha da eriyeceğini göstermektedir. 2025 yılı Ocak ayı enflasyon oranı yüzde 5,03 çıkmış, toplu sözleşmede memurlara verilen zam ise yüzde 6 olarak belirlenmişti. Daha yılın ilk ayında verilen maaş zamları buhar oldu.” dedi.
“Yapılan zamlar ocak ayında hızla yükselen fiyatlarla birlikte erimiştir”
Demir, hükümetin ekonomi politikalarına yönelik eleştirilerine şöyle devam etti: “Hükümetin, açıklanan enflasyon rakamlarının halkın yaşadığı gerçek enflasyonla ne kadar uyuştuğuna dair şeffaf ve gerçekçi bir yaklaşım sergilemesi gerekmektedir. Aralık ayında yapılan asgari ücret artışı ile kamu görevlilerine, işçilere ve emeklilere yapılan zamlar, ocak ayında hızla yükselen fiyatlarla birlikte erimiştir. Yapılan artışlar halkın ihtiyaçlarını karşılamaktan uzak kalmaktadır. Bu durum, toplumun dar gelirli kesimlerinin satın alma gücünü hızla düşürmekte ve refah düzeyini giderek zorlaştırmaktadır.
Ayrıca, konut ve kira fiyatlarındaki artışın etkisi de göz ardı edilmemelidir. Arzın talebe cevap verecek şekilde hızla gelişmemesi nedeniyle 2025 yılı enflasyonunun aşması kaçınılmaz bir gerçektir. Hükümetin bu durumu da göz önünde bulundurarak, halkın refah standartlarını iyileştirmeye yönelik daha gerçekçi adımlar atması gerekmektedir.”
“Su ücretsiz olmalıdır”
“Su kullanım fiyatlarının, büyükşehirlerde elektrik ve doğalgaz faturalarını geçmesi, mutfak masrafları ile rekabet etmesi, oldukça düşündürücüdür.” diyen HÜDA PAR Gaziantep Milletvekili Şahzade Demir, “Belediyelerin gerek konser gerekse temsil ve ağırlama giderleri adı altında akıl almaz harcamalar yapması, halkın bu hayati önemdeki hizmetlerden yeterince faydalanamamasına neden olmaktadır. Su gibi hayati bir ihtiyaç, halkın temel gereksinimlerini karşılayabilmesi adına ücretsiz olmalıdır. Belediyelerin bu kadar lüks harcamalar yaparken, suyun ucuz ve erişilebilir olması gerektiğini unutmamalıdırlar.” şeklinde konuştu.
Hükümetin ekonomik politikalarını halkın ihtiyaçlarına göre yeniden şekillendirilmesi gerektiğini belirten Demir, “Bu şartlar altında, halkın refahı değil, sadece makroekonomik göstergeler üzerinden yapılan manipülasyonlar ön planda tutulmaktadır. Emeklinin, dar gelirlinin, işçinin, öğrencinin, kısacası tüm toplum kesimlerinin taleplerine kulak verilmesi gerektiğini bir kez daha vurguluyoruz.” ifadelerini kullandı.
“Elektrik dağıtım şirketleri denetlenmeli, vatandaşın hakkı korunmalıdır”
Özelleştirilen elektrik dağıtım şirketlerinin uygulamalarına da sert tepki gösteren Demir, özellikle Diyarbakır, Şanlıurfa, Mardin, Batman ve Şırnak’ta yaşanan keyfi uygulamalara dikkat çekti.
Demir, “Direklere yerleştirilen sayaçların, bireysel bazda okunmadan fatura kesimi yapıldığı yönünde vatandaşlardan gelen yoğun şikâyetler söz konusudur. Bunun yanı sıra, sözde kayıp ve kaçakla mücadele kapsamında, asılsız bedellerin, gerçek tüketimi olmayan vatandaşlarımıza yansıtılması ve keyfi elektrik kesintileri de halkı mağdur etmektedir.
Bu durum, şeffaflık ve hesap verebilirlik ilkesine tamamen aykırı olup, tüketici haklarının ihlal edildiğini göstermektedir. Vatandaşlar, özelleştirilen elektrik dağıtım şirketlerinin daha fazla kâr elde etme hırsına ve bu bağlamdaki keyfi uygulamalarına kurban edilmemelidir. Gerekli denetim ve düzenlemeler hızla devreye konulmalıdır. Elektrik dağıtım şirketleri denetlenmeli, altyapı sorunları acilen giderilmeli, vatandaşın hakkı korunmalıdır. Aksi takdirde, elektrik dağıtımı tekrar kamulaştırılmalıdır! HÜDA PAR olarak; yetkili kurumları, konunun titizlikle incelenmesi, adil faturalandırma sistemlerinin hayata geçirilmesi ve mağduriyetin giderilmesi için derhal gerekli adımları atmaya davet ediyoruz.” dedi.
“Kadına yönelik şiddetle mücadele ederken, mesele dar bir çerçeveye sıkıştırılmamalı”
Kadına yönelik şiddet konusunda ideolojik ve ayrımcı yaklaşımların çözüm üretmek yerine meseleyi daha karmaşık hale getirdiğini belirten Demir, “Şiddet kadın, erkek, yaşlı ve çocuk fark etmeksizin, toplumun hiçbir ferdinin maruz kalmaması gereken bir insan hakkı ihlalidir. Onun için şiddete karşı topyekûn bir mücadele yürütülmeli ve bütüncül bir yaklaşım geliştirilmelidir. Kadına yönelik şiddetle mücadele ederken, mesele dar bir çerçeveye sıkıştırılmadan, ideolojik yaklaşımlarla sınırlandırılmadan ve önyargılardan uzak, cinsiyetçi bakış açısından arınmış bir şekilde ele alınmalıdır.”
6284 Sayılı Kanun'da yer alan muğlak şiddet tanımından vazgeçilmesi gerektiğinin altını çizen Demir, sözlerine şöyle devam etti:
“Daha net ve şeffaf bir tanım ortaya konulması, hukukun daha adil ve uygulanabilir olmasını sağlayacaktır. Şiddet konusunda kusurlu ve taraflı yaklaşımlar ise çözümü zorlaştırmaktan ve meseleyi daha da karmaşık hale getirmekten başka bir işe yaramayacaktır.
Toplumda var olan ve gün geçtikçe artan şiddeti, yalnızca kadın üzerinden ele almak, toplumun diğer kesimlerini görmezden gelmek ve ayrıştırmaktır. Bu durum toplumun diğer kesimlerine yönelik şiddetin görmezden gelinmesi ve kanıksanmasına yol açmaktadır. Hâlbuki şiddet bir ahlak sorunudur ve bu ahlak sorununu çözmenin yolu ise hızla artan ahlaki yozlaşmanın önüne geçecek politikalar üretmektir.”
“Abbas yönetimi, siyonistlerle koordineli hareket ediyor”
Mahmut Abbas yönetiminin, ABD ve işgal rejimi ile birlikte Filistin direnişini sona erdirmek için ortak hareket ettiğinin ortaya çıktığını belirten Demir, “Bu yönetim, ABD ve işgal rejiminin Gazze’deki soykırım planına ve Batı Şeria’yı 'savaş alanı' ilan etmesine tepki göstermediği gibi direnişin bitirilmesi için siyonistlerle işbirliğine girmekten de çekinmemiştir. Bu nedenle Abbas yönetimi, direnişin ve Filistin birliğinin sağlanması önündeki en büyük engeldir. Bu doğrultuda sadece Batı Şeria’da değil, Gazze’de de Hamas’a karşı siyonistlerle koordineli bir yönetim için hazırlık yaptığı ifşa olmuştur. Filistin halkı, Gazze ve Batı Şeria’daki soykırım faaliyetlerine karşı siyonistlerle iş birliği yapan Abbas yönetimine karşı tepkilerini ortaya koymalıdır.” dedi.
Gazze’de ilan edilen ateşkesin ardından işgal rejiminin Batı Şeria’ya yönelik saldırılarını artırdığını hatırlatan Demir, “siyonist terör rejimi, ateşkes şartlarına uymamakta, bölgeye yardım girişini engellemekte ve sivilleri katletmeye devam etmektedir. Ateşkes ilan edilmesine rağmen en az 90 Filistinli şehit edilmiştir.” dedi.
İşgal rejiminin, HAMAS’ın “Gazze’yi boşaltma ve direnişi sona erdirme" dayatmalarını kabul etmemesi durumunda bölgeyi "cehenneme çevirmekle" tehdit ettiğini belirten Demir, “İslam dünyası, bu tehdide karşı sessiz kalamaz. Filistinli direniş grupları ve Gazze halkının koruyuculuğunu üstlenmek zorundadır.
Anlaşma maddelerine rağmen bölgeye yardım girişine kısıtlama getiren ve sivilleri katleden terör rejimi, Gazze’yi boşaltma ve direnişin bitirilmesi dayatmalarının HAMAS tarafından kabul edilmemesi durumunda bölgeyi 'cehenneme çevirmekle' tehdit etmektedir. İslam dünyası, uluslararası hukuku tanımayan, ateşkes şartlarına uymayan terör rejimine karşı Filistinli direniş grupları ve Gazze halkının koruyuculuğunu üstlenmek zorundadır.” şeklinde konuştu.
“Terör rejiminin ekonomik kısıtlama tehdidine karşı Filistin halkına destek verilmelidir”
İslam İşbirliği Teşkilatı’nın etkisiz kaldığını belirten Demir, “Saldırılar ve yardım girişine yönelik engellemeler önlenmelidir. Filistin meselesinin Filistin halkı lehine çözümünün tek yolu Müslüman ülkelerin Filistin halkının koruyuculuğunu üstlenmesinden ve askeri caydırıcılıktan geçmektedir. Filistinli şehit ailelerine yönelik ekonomik yaptırımların kaldırılması için de Abbas yönetimine baskı yapılmalı, terör rejiminin ekonomik kısıtlama tehdidine karşı Filistin halkına destek verilmelidir.” dedi. (İLKHA)
YASAL UYARI: Yayınlanan yazılı haber, fotoğraf ve videonun tüm hakları İlke Haber Ajansı Basın Yayın San. Tic. A.Ş.'ye aittir. Hiçbir surette haber, fotoğraf ve videonun tamamı veya bir kısmı yazılı sözleşme yapılmadan veya abone olmadan kullanılamaz.
HÜDA PAR Kadın ve Aile Başkanı Aynur Sülün, 23 Şubat Pazar günü Ankara’da düzenleyecekleri ‘Son Kale Aile’ temalı panel öncesi yaptığı açıklamada, “Son kalemiz, son sığınağımız kaldı, o da ailemiz. Ailemiz büyük bir tehlike ile karşı karşıya…” dedi.
HÜDA PAR İnsan Hakları ve Hukuk İşleri Başkanlığı, 15-16 Şubat’ta “Kürt Meselesine İnsani Çözüm Çalıştayı” ile ilgili suç duyurusunda bulunan Atatürkçü Düşünce Derneği’ne cevap verdi.
HÜDA PAR Mersin Milletvekili Faruk Dinç, Mersin ve Diyarbakır illerinde gerçekleştirdiği temaslarda vatandaşların kendilerine ilettiği sorun ve sıkıntıları TBMM’de düzenlediği basın toplantısında kamuoyuyla paylaştı.