Kassam Sözcüsü Ebu Ubeyde: "Ey bu ümmetin liderleri… Omuzlarınız, on binlerce masumun kanıyla yüklü!"

HAMAS'ın askeri kanadı olan Kassam Tugaylarını sözcüsü Ebu Ubeyde, yaptığı videolu açıklamalarda, "Ey bu ümmetin liderleri, büyük partileri, âlimleri! Sizler Allah katında bizim davacılarımızsınız. Her yetimin, her dulun, her göçmenin, her yaralının ve açın davasında sizler sorumlusunuz. Omuzlarınız, on binlerce masumun kanıyla yüklü." dedi.
Kassam Sözcüsü Ebu Ubeyde, yaptığı videolu açıklamalarda direnişin savaş durumunu anlattı; özellikle Gazze halkına yönelik mesajlar verdi ve İslam alemi, Arap ülkeleri ve özgür dünya halklarına çağrılarda bulundu.
Kassam Tugayları Sözcüsü Ebu Ubeyde, uzun bir aradan sonra videolu açıklamalarda bulundu.
🔻 “Düşman, bu yılın Ocak ayında direnişle vardığı anlaşmayı bozup arabuluculara ve dünyaya yalan söyledikten sonra, halkımıza yönelik barbarca ve Nazizm’i andıran saldırılarını yeniden… pic.twitter.com/6ecdlre6rv
Ebu Ubeyde'nin konuşmasında öne çıkanlar şöyle:
Siyonist düşman, bu yılın Ocak ayında direnişle yaptığı anlaşmayı ihlal edip, aracılara ve dünyaya yalan söyledikten sonra, dört ay önce halkımıza ve Gazze'deki kardeşlerimize karşı vahşi, Nazi tarzı saldırılarını yeniden başlattı. Sözünü bozarak sahte bir zafer peşine düştü.
Dört aydır düşman, sivillere ve çocuklara yönelik sadistçe saldırılarını sürdürüyor. Mahalleleri, şehirleri ve sivil yerleşim alanlarını sistematik şekilde yıkma alışkanlığını sürdürüyor. Bu zalim savaşla halkımıza saldırmaya devam ediyor.
Yirmi bir ay, halkımızın mücahitleri ve direnişçileri dağlar kadar sağlam durdu. Büyük halkımız peygamber sabrıyla direndi.
21 ay, işgalcilerin alçaklarına utanç ve rezalet getirdi. Kan, Araplık ve İslam kardeşliği adına beklenen desteğin yerini ise sadece bir avuç sadık, mücahit ve aciz bırakılmış halklar ile insanlığıyla uyumlu özgür insanlar aldı.
Düşman, son aylarda “Gideon’un Arabaları” adını verdiği bir operasyon ilan etti. Bu operasyonla, ırkçı ve Nazi benzeri savaşına sahte bir kutsallık kazandırmak için Tevrat’tan uydurduğu efsaneleri canlandırmaya çalıştı. Ancak bu savaş, şeytanların ve korkak çetelerin eylemlerine benzemektedir.
Biz, “Gideon’un Arabaları” operasyonuna karşılık olarak, Allah’ın yardımıyla “Dâvûd’un Taşları” operasyon serisini başlattık. Bu isim, zalim Calut’a karşı mü’min Dâvûd’a verilen ilahi zafere dayanmaktadır. Allah, mücahitlerimize zafer nasip etti ve onların atışlarını isabetli kıldı. Her darbede şu ayeti tekrarladılar: “Attığında sen atmadın, Allah attı.”
Mücahitlerimiz, özellikle kardeşlerimiz Kudüs Seriyyeleri’yle birlikte, eşit olmayan bir savaş yürütmektedir. Ancak bu savaş, eşi benzeri olmayan bir iman, sarsılmaz azim ve Allah’ın yardımıyla büyük bir kararlılıkla yürütülmektedir.
"Son aylarda yüzlerce düşman askerini öldürdük ya da yaraladık"
Son aylarda yüzlerce düşman askerini öldürdük ya da yaraladık. Binlercesi ise psikolojik travmalar ve hastalıklarla mücadele ediyor. İntihar eden askerlerin sayısı da artıyor, çünkü işledikleri kanlı suçlar ve karşılaştıkları güçlü direnişin dehşeti buna sebep oluyor.
Mücahitlerimiz, bu uzun savaşın derslerini çıkararak yeni ve çeşitli taktiklerle düşmanı şaşırtıyor. Benzersiz kahramanca operasyonlar gerçekleştirdiler. Hâlâ zırhlı araçları bombalıyor, doğrudan çatışmaya giriyor, keskin nişancılarla asker ve subayları hedef alıyor, binaları ve tünelleri patlatıyor, karmaşık tuzaklar kuruyor ve düşman güçlerine baskınlar düzenliyorlar.
"Dünya, Han Yunusta düşman araçlarının üzerine çıkan kahramanlarımızı izledi"
Dünya, Han Yunusta düşman araçlarının üzerine çıkan kahramanlarımızı izledi. Sivillerin evlerini yıkan cani bir askeri sıfır mesafeden takip edip etkisiz hale getirdiler ve silahını ganimet aldılar.
Son haftalarda mücahitlerimiz birkaç esir alma operasyonu gerçekleştirmeye çalıştı. Bazıları neredeyse başarıya ulaşacaktı ama Allah’ın takdiri ve düşmanın, askerlerinin esir alınma şüphesiyle topluca infaz etme yöntemi nedeniyle başarısız oldu.
"Gazze direnişi, muasır tarihte direniş okuluna dönüştü"
Operasyonlarımız, kuzeyde Beyt Hanun ve Cibaliye’den başlayıp, Gazze’deki Tuffah, Şucaiyye ve Zeytun mahallelerine, ardından Han Yunus ve Refah’a kadar yayıldı. Gazze direnişi, muasır tarihte halkların işgale karşı verdiği en büyük askeri direniş okuluna dönüştü.
Ey halkımız ve ümmetimiz! Kassam Tugayları olarak, Aksa Tufanının başlamasından bu yana 21 ay geçtikten sonra, bizler ve diğer direniş gruplarındaki kardeşlerimiz, düşman saldırısı ne şekilde olursa olsun, uzun süreli bir yıpratma savaşına hazırız. Mücahitlerimiz, bu uğurda zafer kazanıncaya ya da şehit oluncaya kadar kararlılıkla savaşa devam edeceklerine biat etmiştir.
"Allah’ın yardımıyla, taşla da savaşırız, az sayıda silahımızla da…"
Bizim savaşımız temel bir ilkedir, tartışmasız bir haktır, dini ve milli mukaddes bir görevdir. Başka seçeneğimiz yok. Allah’ın yardımıyla, taşla da savaşırız, az sayıda silahımızla da, ama Allah’ın izniyle mucizeler üretmeye devam ederiz.
Kassam liderliğinin mevcut stratejisi ve kararı; düşman askerleri arasında yüksek zayiat vermek, sıfır mesafeden özel operasyonlar düzenlemek ve israil askerlerini esir almaya yönelik operasyonlar yapmaktır.
"Tankları onları koruyamayacak"
Eğer düşmanın terörist hükümeti bu soykırım savaşını sürdürmeye karar verirse, asker ve subaylarının tabutlarını almaya devam etmeyi de kabul etmiş olur. Tankları onları koruyamayacak, çünkü onları mü'min ellerin yaptığı ve "Allah’ın attığı" mermiler bekliyor. Onlar siperlerinin kendilerini Allah’tan koruyacağını sandılar ama Allah, hiç beklemedikleri yerden üzerlerine geldi ve kalplerine korku saldı.
Mücahitlerimizin direnişiyle gurur duyuyoruz. Halkımızın acısını günbegün yaşıyoruz. Rabbimizin bize verdiği bu cihad görevi, iki milyarlık ümmetin de omuzlarındaki sorumluluğu ortadan kaldırmaz.
Düşman, dünyanın en büyük zalim güçlerinden kesintisiz silah ve mühimmat desteği alıyor. Buna karşılık ümmetin hükümetleri ve güçleri sadece izliyor, Gazze’deki kardeşlerimiz aç bırakılıyor, susuz bırakılıyor ve ilaçtan mahrum bırakılıyor.
"Ey bu ümmetin liderleri… Omuzlarınız, on binlerce masumun kanıyla yüklü!"
Tarihe acı ve öfkeyle diyoruz ki: Ey bu ümmetin liderleri, büyük partileri, âlimleri! Sizler Allah katında bizim davacılarımızsınız. Her yetimin, her dulun, her göçmenin, her yaralının ve açın davasında sizler sorumlusunuz. Omuzlarınız, on binlerce masumun kanıyla yüklü.
Bu cani ve Nazi düşman, sizin gözünüz önünde bu soykırımı gerçekleştiriyorsa, cezasız kalacağından, sessizliğinizi satın aldığından ve ihaneti garantilediğinden emindir. Akan bu kana karşı kimse sorumluluktan muaf değildir. Etkisi ve imkânı olan herkes sorumludur.
Allah’a yemin olsun ki, bu ümmete düşmanın nasıl hor baktığını, onu nasıl aşağıladığını ve nasıl istediği gibi saldırdığını görüyoruz. Kalplerimiz kan ağlıyor. Çünkü bu düşmanın gerçek yüzünü ve korkaklığını iyi biliyoruz.
Eğer Müslümanlar İslam’ın izzetine sahip çıksalardı, Araplar kaybettikleri onuru geri kazansalardı, düşman onlardan Allah’tan korkar gibi korkardı — hatta daha fazla.
Acaba bu büyük ve şanlı ümmet, açlıktan kıvranan ve kuşatma altındaki Gazze halkına biraz yiyecek, su ve ilaç ulaştıramaz mı? Akan bu kanı durduramaz mı? Bu kan, ümmetin korkutulması ve kırılması için akıtılıyor. Hedefleri Arap ve İslam toprakları üzerinde bir Siyonist imparatorluk kurmak. Başkenti de sizin ilk kıbleniz ve peygamberinizin miracı: Kudüs. Ya da onun yıkıntıları.
"Dünyayı hayrete düşüren Ensarullah kardeşlerimize selam olsun"
Yemen’in iman ve hikmet halkına, kahraman silahlı kuvvetlerine ve özellikle Filistin, Gazze ve mücahitleriyle olan samimi duruşlarıyla dünyayı hayrete düşüren Ensarullah kardeşlerimize selam olsun! Onlar, düşmana karşı etkili bir cephe açarak, Arap ve İslam dünyasındaki büyük sistemlerin, partilerin ve güçlerin suskunluğuna karşı kesin delil sundular. Ne yazık ki bazıları artık sadece zulmün aracı, halkların gazabını yatıştıran birer vitrin oldular. Gençliğin gözünde itibarsızlaştılar ve büyük sloganları boşa çıktı.
Dünyada halkımıza yapılan zulmü durdurmak, ablukayı kırmak ve destek olmak için her türlü riski göze alarak çalışan özgür insanlara da selam olsun. Onlar, bu ümmetin münafıklarının iftiralarına ve tehditlerine aldırmadan yoluna devam ediyorlar.
Dünyadaki özgür insanların tüm girişimleri ve dayanışmaları –ister başarılı olmuş ister siyonistlerin dayatmalarıyla engellenmiş olsun– halkımız için gurur ve onur kaynağıdır. Bu girişimlerin artırılmasını, devam ettirilmesini ve bu düşmanın her alanda ve her yolla teşhir edilmesini çağırıyoruz.
"Tüm esirleri tek seferde teslim etmeyi içeren kapsamlı bir takas anlaşması teklif etmiştik"
Filistin direnişinin müzakere heyetinin düşmanla yürüttüğü dolaylı görüşmelerdeki duruşunu tüm gücümüzle destekliyoruz. Son aylarda defalarca, düşmanın elindeki tüm esirleri tek seferde teslim etmeyi içeren kapsamlı bir takas anlaşması teklif ettik. Ancak savaş suçlusu Netanyahu ve Nazi zihniyetindeki bakanları bu teklifi reddetti.
Bize net bir şekilde anlaşıldı ki Netanyahu hükümeti, esirlerin asker olması nedeniyle onlarla ilgilenmiyor; bu konu onlar için öncelik değil. Halklarını da bu askerlerin hepsinin ölebileceği fikrine alıştırdılar. Ancak biz, şimdiye kadar elimizden geldiğince onları korumaya çalıştık.
Süren müzakereleri yakından takip ediyoruz ve bu görüşmelerin halkımıza yönelik savaşın durdurulmasını, işgal güçlerinin çekilmesini ve halkımıza yardımın ulaşmasını güvence altına alan bir anlaşmayla sonuçlanmasını umuyoruz.
Fakat düşman, daha önceki turlarda yaptığı gibi bu turdan da cayarsa, artık kısmi takaslara veya "on esir önerisine" dönülmesini garanti etmeyiz.
Siyonist düşmanın direnişi ve halkımızı kırma çabasında başarısız olduğunun göstergelerinden biri de, savaş suçları, toplu cezalandırma, soykırım ve etnik temizlik oluşturan iğrenç çözümlere yönelmesidir. Ne yazık ki bu çözümler açıkça ABD yönetimi tarafından desteklenmektedir.
Masum insanlara işkence etmekte ustalaşmış, halkı zorla göç ettirmeyi açıkça ilan eden, sistematik yıkımı askeri başarı gibi sunan ve dünya kamuoyuna sahte insani adlar altında Nazi tipi toplama kampları kurma planları sunan bir düşmandan söz ediyoruz.
Bu düşman sanki onlarca yıl önce yaşanmış olayları yeniden uygulamak ve onları kendi düşmanlarına sadistçe ve canice bir şekilde yansıtmak istiyor. Öyle ki bu zulüm karşısında Nazizm bile sönük kalıyor. Bu kamplar tüm dünya tarafından reddedilmelidir.
Onlarca yıldır düşmanlarımızın beslendiği “antisemitizm yalanı” artık bir maskaralık ve rezillik haline gelmiştir. Halkımızın, suçlu Siyonizmin psikolojik komplekslerinin bedelini ödemesi gerekmiyor. Siyonistler bilsin ki halkların onlara yönelik düşmanlığının ve doğal nefretinin sebebi, insanlığa karşı işledikleri suçlardır.
"Ajanlar, halkımızın bilinç ve onurunun içinde sadece izole olmuş hainlerden ibarettir"
İşgalcinin Arap isimleri kullanarak paralı asker ve ajanlarını kullanma girişimleri başarısızlığın bir göstergesidir ve kesin bir yenilginin reçetesidir. Bu ajanlar, halkımızın bilinç ve onurunun içinde sadece izole olmuş hainlerden ibarettir. Düşmanın onlara harcadığı her kuruş, onun için hüsran, kayıp ve büyük bir pişmanlık olacaktır – Allah’ın izniyle.
Bu ajanlara derhal tövbe etmeleri ve geç olmadan halklarının kucağına dönmeleri çağrısında bulunuyoruz. Aksi takdirde sonları ibretlik ve trajik olacaktır.
Ayrıca, bu azınlık hainlerden uzak duran ve onları reddeden asil halkımızın ailelerine ve aşiretlerine derin şükran ve övgülerimizi sunuyoruz.
Ey sabırlı ve aziz halkımız, ey devrimin kaynağı ve yiğitlerin yuvası, ey her gün şehitlerin aydınlık kervanını uğurlayanlar!
Ey Allah’ın kelimeleriyle konuşan Musa’nın kardeşleri! Düşmanları onu incitmişti ama o sadece sizinle güldü.
"Hayır, benim Rabbim benimle beraberdir. O bana yol gösterecektir.” (Şuara 62. ayet)
Ey Yusuf’un torunları! Kardeşleri onu kuyuya atmıştı, ama ona zafer ve iktidar geldi.
Ey Hz. Muhammed’in dostları! O, halkı tarafından boykota uğramış, mağaraya sığınmış, Uhud’a yönelmişti. Ama Rabbi ona yardım gönderdi: "Allah onlara karşı sana yetecektir.”
Ey Yasir ailesinin kardeşleri! Allah yolunda işkenceye uğradılar ama müjdelendiler:“Sabredin ey Yasir ailesi, sizin buluşma yeriniz cennettir.”
Sizin sabrınız, sadakatiniz, direnişiniz ve fedakârlığınız; düşmanınızı en çok öfkelendiren şeydir.
Biliniz ki bu gecenin bir sonu var. Zafer sabırla, ferahlık sıkıntıyla beraberdir: "Şüphesiz ki zorlukla beraber bir kolaylık vardır.”
Ey sabreden ve direnen aziz halkımız!
Sizleri alınlarınızdan öpüyoruz, sizlere en yüce selamlarımızı sunuyoruz ve sizi yüce Rabbimizin müjdesiyle müjdeliyoruz: "İş önce ve sonra Allah’ındır. O gün müminler Allah’ın yardımıyla sevineceklerdir. Allah dilediğine yardım eder. O, mutlak güç sahibidir, merhametlidir." (İLKHA)
ئاگاداری: مافی له به رگرتنه وه ی بابه ته كانی ئیلكھه، پارێزراون ھه واڵی نوسراو، وێنه، ڤیدیۆ، به ھه مو جۆرێكیان، بۆ به ده ست ھێنان پێویسته نوسراو له نێوانمان ھه بێت یان به ڕه زامه ندی ئێمه بێت، پێچه وانه كه ی به ر پرسیاره تی یاسای تیایه